Gönderi

Insanın bilkuvve olarak bazı erdem ve erdemsizliklere yatkın dogmasının biyolojik bir açıklamasını yapmaya girişen ilk isim olarak Galen dikkatimizi çekecektir. Arapçaya intikal eden Antik Yunan kaynaklar arasında bu iddiaya sahip olması bakımından da öne çıkan Galen, Fî enne kuva’n-nefIs‘ adlı eserinde, çocukların çok küçük bir yaşta birbirlerinden farklı tavır ve tepkiler gösteriyor olmasının, ahlâkın doğuştan bir tarafının olduğuna işaret ettiğini ileri sürer.276 Galen’e göre doğuştan bazı yatkınlıklara sahip olmamıza sebep olan şey mizaçtır. Çünkü ona göre bedenin mizacı, nefsin ahlâkını etkileyen, onun doğuştan belli bir nitelikte olmasını sağlayan temel faktördür.277 Galen, Kitâbü’l-Ahlâk’ta da aynı görüşleri dile getirir ve avârız kavramına vurgu yapar. Komik bir şey olduğunda gülmek, korkutucu bir şey olduğunda tepki vermek gibi nefsimizin düşünme fırsatı bulamadan ortaya koyduğu hareketlerin tamamen mizaçla belirlendiğini ve çocuklukta bizde gözlenebildiğini belirtir. Yaş ilerledikçe fikir gücünün geliştiğine ve reviyye ile eylemlere yön verme gücümüzün arttığına dikkat çeken Galen, terbiyenin bu noktada işlev gördüğünü ve tabiî yatkınlıklarımızı düzeltme imkânı sunduğunu ifade eder. Elbette tabiatı gereği cesur olan bir çocuk, cesaret erdemini kolaylıkla öğrenirken, tabiatı gereği korkak olan bir diğeri için bu öğrenme daha zor olacaktır, ama neticede eğitim sonrası korkak olan da eski haline göre epeyce bir düzelme kaydedecektir.278 Fakat burada Galen’in en dikkat çekici iddiası, tabiatı gereği korkak kişinin ne kadar terbiye görürse görsün asla yiğitlik erdemine sahip olamayacağını söylemesidir. Galen’in ifadesiyle; “Hasta bir beden nasıl spor ile kuvvet kazanabilir, ama sağlığı düzelmezse, ahlâk terbiyesi de kişinin tabiî erdemsizliğini düzeltir, ama onu bir erdeme çevirermez”.279
·
7 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.