Gönderi

Huzur nedir bilir misin Lotte? O dinginlik, o ferahlık ve yaşama sevinci... Artık hiçbir şeyden tat almıyorum, haz almıyorum, keyif almıyorum. Hiçbir şey içimi ısıtmıyor. Ruhumu sarmıyor. Düşün Lotte düşün, tek sığınağım olan sana bile artık miskin miskin bakıyorum. Öyle anlamsızca bakıyorum, boş boş. Sen öyle boş boş bakılacak bir yüze mi sahipsin Lotte? O denli miskinim Lotte. O denli bir hayalet! Hiçbir şey ifade etmeyen bir anlamsızlıkla. Sanki tüm dünya bir ceset gibi duruyor karşımda. Sanki her şey karanlık. O sis Lotte, o kasvet, o karanlığın dumanı gibi her yeri çepe çevre saran karartı, kötülük. Kara bulutlar gibi, güneşimi kapatmış sanki. Can ve ten güneşsiz yaşayamaz. Bir çiçek gibi solar. Kurur. Ölür. Bu öldürmeyen sis, çoğunu hastalıklı kılıyordu. Hastalıklı kılamadıklarının ise, artık içinden yaşamak gelmiyordu. Gelmiyor artık içimden yaşamak. Diğer yanım kazandı Lotte. O lisedeki, üniversitedeki hep susturduğum yanım. Karşımda, ta baştan beri ona direndiğimden hata ettiğimi söylüyor. Ama o umut nedir bilmiyor ki Lotte! Umut bekleyiştir. O günün geleceğini beklemektir. Ve hiçbir beklemek bunun kadar büyük değildir, onun arzusu yaşamak arzusu ile birdir. Onu kaybeden yaşama arzusunu da kaybeder. Yaşasa dahi, hayatı eziklik içinde, ayaklar altında, boşluklar içinde, anlamsızlıkların en alasında, beyhude ve umursamazca, bir ölüden, ruhsuz gezen bir cesetten farkı kalmayacak şekilde yaşayacaktır. Yaşama sevinci olmayan bir yaşamaya, yaşam denilmez! Olsa olsa yalnızlığıyla sürgün yemiş bir ruhun, arafa mahkûm edilmesi denir. O araf ki yoklukla eşdeğerdir. Yokluğu tasavvur edemeyen, derinliğini kavrayamaz bu cümlelerin Lotte.
··
976 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.