Gönderi

400 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
Spoiler(ipucu) yok. Rahatlıkla okuyabilirsiniz. youtu.be/4Y-9zBmXjBo “Mademki insandır düşleri gerçek yapan Kurabiliriz o zaman dünyayı yeni baştan” Upton Sinclair 1878’de varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir, 1888’de ise ailesiyle New York’a taşınmaları üzerine buradaki bir kolejde okumaya başlar. Kolej masraflarını karşılamak için de öykü ve makaleler yazmaya başlar. 1904 yılında -26 yaşında- Şikago Mezbahaları (The Jungle) kitabını yazmak için Şikago’daki mezbahalarda 7 hafta boyunca çalışır. Burada işçilerle, barmenlerle, polis ve politikacalarla röportaj yapar ve burada gördükleri onu öylesine etkiler ki kitapta bunu kanlı canlı hissettirir. Ayrıca kitap, yayımlandığı 1906 yılında öyle büyük yankı uyandırır ki o yıl hemen ABD’de et sektöründe iyileştirme çalışmaları başlar. Ayrıca ilginç bir bilgi daha okudum, mezbahadaki işçilerden birinin düğününe katılır ve bu da kitabın girişindeki düğün sahnesine ilham olur. Eserinden kazandığı 30.000$ ile (günümüzde 800.000$) ile bir sosyalist koloni kurar. Burada siyasi çalışmalarını yürütür ama 1907 yılında burası yanar ve bir marangoz hayatını kaybeder. Sinclair, 1934’te Kaliforniya Valiliği için seçimlere katılır, ama ne şans ki o dönemde olan büyük toz fırtınaları sebebiyle hasatlar kötü etkilenir. Bu da muhafazakarlara büyük avantaj sağlar ve Sinclair’e komünist propogandası yapılır. ABD’de KOMÜNİST olmak, siz düşünün artık! Doğal olarak da seçimleri kaybeder. O dönemle ilgili şöyle bir yazısı bulunuyor: “Amerika halkı sosyalizmi seçecektir ama bu isimle değil. Bunu yoksulluğa son kampanyasında kanıtladım. Sosyalist listeden aday olduğumda 60 bin oy alırken, Kaliforniya’da Yoksulluğa Son! diyerek 879 bin oy aldım. Sanırım düşmanlarımızın hakkımızda öne sürdükleri büyük yalanlar başarılı oldu. Bu yalana cepheden saldırmaktansa etrafından dolaşmak tercih edilmelidir.” (1951) Bu kitapta asıl olarak işçilerin çalışma uzunlukları, aldıkları üç kuruşluk ücretleri, baskıları eleştirirken ABD hükümetinin sadece et hakkında yasal düzenlemeler getirmesi üzerine Upton Sinclair şu sözleri söyler: “Ben toplumun kafasına hedef aldım, attığım yumruk midesine geldi!” Çok büyük bir etkiye sahip, yıkıcı, dönemi için büyük cesaret isteyen bir eser. Böyle kitapları çok seviyorum. Böyle kapitalizmi eze eze, nasıl bir alçak olduklarını gösteren kitapları! Buna benzer kitap önerisi de yapayım yeri gelmişken: (
Gazap Üzümleri
Gazap Üzümleri
Germinal
Germinal
Bereketli Topraklar Üzerinde
Bereketli Topraklar Üzerinde
Eskici ve Oğulları
Eskici ve Oğulları
) Kitapta genel olarak Litvanyalı bir ailenin ABD’ye göçünü ve burada bulmayı düşündükleri mükemmel(!)hayatı konu alır. Özgürlükler Dünyası(!) ABD hiç de bekledikleri gibi çıkmaz. Başkarakterimiz Jurgis ve ailesinin çektiği zorlukları derinden yaşarız. Bir yandan ölüm, açlık ve yoksullukla mücadele ederken bir yandan da Jurgis karakteri üzerinden cahil işçiyi ve mücadelelerini yakından izleriz. Kitabı okuduğumuz sürece içimizde hep bir umut olur, bu umut nedir? Açlığın bitme umudu. 1 insan iki kuruş fazla kazanacak diye 99 insanın açlıkla mücadele etmesi çok korkunç! Bakın bu olay 115 yıllık, 115! Üstünden 115 yıl geçti, ne zenginin cebinden üç kuruş eksildi, ne de yoksulun boğazından 100 gram et geçti... #87987576 #87958059 Kaynakça: history.com/news/7-things-y... tr.m.wikipedia.org/wiki/Upton_Sinc... en.wikipedia.org/wiki/Upton_Sinc...
Şikago Mezbahaları
Şikago MezbahalarıUpton Sinclair · Sel Yayıncılık · 2021920 okunma
··
205 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.