Gönderi

Zamanın ruhu: Celal Bayar'ın ABD gezisi 1950'lerin ilk yarısında, Türkiye' deki en popüler şarkılardan birinin adı "Dostluk Şarkısı"ydı. Celal İnce tarafından Amerika'nın Sesi radyosu için plağa okunan bu şarkıda şöyle deniliyordu: Amerika, Amerika, Türkler dünya durdukça, Beraberdir seninle, Hürriyet savaşında. Bu bir dostluk şarkısıdır, Kardeşliğin yankısıdır, Kore' de olduk kan kardeşi, Sönmez bu dostluğun ateşi. Azmimizdir hür yaşamak, Dünyada sulhu sağlamak. ABD-Türkiye ilişkilerinin 1950'lerdeki seyrini göstermesi bakımından örnek hadiselerden biri, Celal Bayar'ın ABD seyahatidir. Cumhurbaşkanı Bayar, Aralık 1953'te ABD Başkanı Eisenhower tarafından ABD'ye davet edilir ve 14 Ocak 1954'te Adnan Menderes ve geniş bir kalabalık tarafından Ankara' dan uğurlanır. Bayar'ı ABD'ye uçacağı İstanbul' da da benzer bir kalabalık karşılar. Haydarpaşa İstasyonu'nda bir karşılama töreni yapıldıktan sonra, Kadıköy Meydanı'nda ve Galata' da da törenler yapılır. 18 Ocak'ta ise büyük bir konvoyla Beşiktaş'tan Yeşilköy Havalimanı'na hareket edilir. Yol boyunca vatandaşlar Bayar'a sevgi gösterilerinde bulunurlar. Bayar Yeşilköy' den İngiliz Kraliçesi'ne ait uçakla İngiltere'ye gider ve 20 Ocak günü de Bristol Limanı'ndan New York'a hareket eder. (Erdem, 2015: 138-139) Bayar gidişi öncesi yaptığı açıklamada ziyaretinin amacını şöyle açıklar: Büyük dost Amerikan milletinin muhabbet ve hayranlığını ve aynı zamanda bu dost ve büyük memleketin bize yapmakta olduğu kıymetli yardımlardan dolayı derin teşekkürlerimizi bizzat ifade etmek vazifesini üzerine almış olmaktan büyük bir memnunluk duymaktayım. Seyahatin bana bahşedeceği fırsatlardan faydalanmak ve geniş malumat vermek suretiyle esasen bizi yakından tanımalarını sağlamak imkanı bulacağımı, kuvvetle ümit etmekteyim. Bayar New York'tan Washington'a geçer ve burada Başkan Yardımcısı Richard Nixon tarafından karşılanır. Bayar'a Washington' da görkemli bir karşılama töreni hazırlanmıştır. Asker ve polis araçlarının eşlik ettiği kortej yol boyunca toplanan ABD'li vatandaşlar tarafından konfeti yağmuruna tutulur. Ertesi gün Bayar'a Başkan Eisenhower tarafından Beyaz Saray' da Liyakat Nişanı verilir ve Eisenhower yaptığı konuşmada şöyle der: Bayar'ın yüksek başkanlığı altında Türkiye, hür milletler tarafından dünyanın her yerinde müdafaa edilen idealleri faal bir şekilde desteklemiş ve bu suretle dünyanın her tarafında hürriyet ve barış ümitlerinin kuvvetlenmesine fiilen yardım etmiştir. (Erdem, 2015: 144) Eisenhower "NATO üyeliği" ile ödüllendirilen Kore Savaşı'nı ve Türk askerlerinin savaştaki fedakarlıklarını kastetmektedir. Bayar ise ertesi gün ABD Senatosu'nda yaptığı konuşmada, "iki ülkenin amaç ve kader birliği içinde olduğunu" vurgulayarak, "Türkiye'nin, ortak cephenin en ileri noktasında iktisadi ve askeri açıdan gelişmekte olan bir ülke olarak yer aldığını; hür milletlerin varlıklarını devam ettirmeleri açısından bu ortak cephenin son derece önemli olduğunu" söylemiş ve "ülkesinin, sonuna kadar ortak cephe olgusunun ve onun gerektirdiği ideallerin taşıyıcısı olacağı sözünü" vermiştir. (Erdem, 2015: 1 39) Burada "ortak cephe" ile kastedilen NATO ve onun da ötesinde ABD/Batı blokudur; Bayar ise Türkiye'nin bu cepheye sadakatini özellikle vurgulamaktadır. Asil dikkat çekici olan ise Türkiye' den "ortak cephenin en ileri noktasında" diye söz etmesidir. Burada Türkiye yönetici sınıfının antikomünizmi dış politikanın merkezine nasıl yerleştirmek istediği ve bunun için de jeopolitiği nasıl kullandığı açıkça görülmektedir. "Ortak cephenin en ileri noktası" tabiri daha sonra Türkiye sol yazınına olumsuz bir anlam taşıyarak yerleşecek ve "emperyalizmin ileri karakolu" şeklinde kullanılacaktır. Bayar ABD gezisi esnasında komünizmin "Türk'ün tabiatına aykırı" olduğunu belirtmiş, bir gazetecinin "Komünizmle ilgili ne önlemler alıyorsunuz?" sorusuna, "Komünizmle mücadele hükümet ve emniyet güçlerinin sorumluluğundadır," yanıtını vermiş, "Amerikan silahlarıyla donatılmış ordu, gerektiği anda görevini yapmaya hazır," şeklinde açıklamalarda bulunmuştur. Yani seyahatin bütünü Soğuk Savaş'ın ruhuna ve ABD ile Türkiye'nin "SSCB ve komünizm tehdidi"ne karşı kurdukları ittifaka uygun bir mahiyet arz etmiştir. Bayar basın kulübündeki konuşmasında ise antikomünizmin Türk halkının fıtratında olduğunu şu cümlelerle anlatacaktır: Komünizmin doktrinleri Türk milletinin tabiat ve düşüncelerine yabancıdır. Türkler birçok ırk ve dinlerin kaynaştığı mevkide ve büyük etnik kitlelerin kavşak noktasında asırlar boyunca yaşadıkları için siyasi olgunlukları çok gelişmiştir. Bu itibarla komünizmin haktan görünüşü arkasında dünyaya hor bakmak ve milletleri esir etmek gibi meşum bir arzunun mevcudiyetini teşhis etmek bu millet için güç olmamıştır. Toplamda 50 gün süren gezinin sonunda Bayar 27 Şubat 1954'te bir gemiyle New York'tan İtalya'ya hareket etmiş, 7 Mart'ta ise İtalya' dan İstanbul'a doğru yola çıkmıştır. Bayar'ı İstanbul'a Gemlik ve Gelibolu isimli muhripler getirmiş, savaş gemileri İstanbul' da muhripleri selamlamış, tüm okullar ve devlet daireleri tatil edilmiş, Başbakan Menderes ve tüm Bakanlar Kurulu'nun hazır bulunduğu karşılama törenlerine büyük kalabalıklar katılmış, DP iktidarı bir yandan ABD seyahatini iç politikaya tahvil etmeye çalışırken, bir yandan da bir bütün olarak Türkiye yönetici sınıfı ABD'yle sağlanan antikomünizm eksenli yakınlaşmayı büyük bir zafer havasında kutlamıştır.
·
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.