Gönderi

632 syf.
·
Not rated
·
Read in 33 days
Dostoyevski'nin Karamazov Kardeşler öncesi son büyük adımı. En son, ailesiyle birlikte uzun yıllar yurtdışında bıraktığımız Dosto nihayet çok sevdiği Petersburg'una geri döner. Döner dönmez, Delikanlı'da "akraba sevgisi, hak etmeden elde edildiği için zaten ahlaka aykırıdır. Sevilmek için bu sevgiyi hak etmek gerek," diyerek atıfta bulunduğu akrabalarının akınına uğrar. Bu sıralarda yoğun ziyaretlerden iyice bunalan eşi Anna da bir erkek çocuğu dünyaya getirir. Bir süre sonra bir gazete Dosto'nun uzun bir aradan sonra Rusya'ya döndüğüne dair yazı yayımlayınca tüm alacaklılar Dostoyevski ailesinin kapısına dizilir. Bu andan itibaren Anna hem alacaklılarla uğraşmayı hem de edebi yeteneği ve ekonomi bilgisi birbirine taban tabana zıt olan kocasından ailenin ekonomi yönetimini devralır. Bir yandan alacaklıları ustaca bertaraf edip diğer yandan Dosto'nun son iki büyük eseri olan Budala ve Ecinniler'i kitap hâline getirir. Üstelik kağıdın satın alınmasından, kitapçılarla görüşmeye kadar başından sonuna tüm süreci yöneterek. Budala ve Ecinniler'in kitap hâline getirilip satışa sunulmasından bir yıl kadar önce Dosto'ya aşırı sağcı bir gazeteden başyazarlık teklifi gelir. Ecinniler'i yazmasına neden olan yeni düşünceler, kitabın başarısızlığı ve güncel olaylar konusunda yazma projesi bu teklifi ateşli bir şekilde kabul etmesine neden olur. Önceleri hem gazete işlerini hem de yazarlığı bir arada yürüteceğini düşünse bile evdeki hesap çarşıya uymaz ve gazete işleri tüm vaktini alır. Bu arada gazetede yayımlanacak bir makalede yasalara aykırı bir durumu fark edemediği için birkaç rublelik para ve iki günlük hapis cezasına çarptırılır. Sibirya görmüş Dosto'ya iki günlük hapis cezası koyar mı? Tabii ki koymaz. Bu iki günlük hapis cezasını fırsat olarak görüp mutlu bir şekilde Sefiller'i tekrar okuyarak geçirir. İlerleyen zamanlarda Dosto'nun ilk romanı İnsancıklar'ı okuyup "yeni bir Gogol doğdu," nidalarıyla Belinski'ye koşan ancak daha sonraları büyük düşmanı hâline gelen Nekrassov'dan Dosto'ya bir teklif gelir. Nekrassov sahibi olduğu dergide büyük bir yazarın romanını yayımlamayı kafasına koymuştur. Böylelikle teklif Dosto'ya gider. Dosto, teklifi kabul ederek romana kendini tamamen verebilmek amacıyla başyazarlık görevinden istifa eder. Yazdığı yeni sipariş romanın adı ise 'Delikanlı' olacaktır. Delikanlı, her ne kadar Kumarbaz gibi ağır şartlarda yazılmasa bile en az onun kadar savruk bir roman. Üstelik Kumarbaz'ın yarısı kadar bile eğlenceli değil. Konusu Dosto'nun kafasındaki birçok projenin birleşimi gibi. Ancak bu çoklu projelerin birleşimi hiç merak uyandırıcı değil. Tek tek ele aldığımızda etkileyici de değil. Kitabın uzunluğunu baz aldığımızda Dosto'nun oldukça yetkin olduğu psikolojik tahliller de oran olarak düşük. Benim için tek merak uyandırıcı ve heveslendiren nokta ana karakterin ülküsü. Ancak kitabın henüz başlarında diyebileceğimiz bir noktadan sonra o ülkünün yerinde yeller esiyor ve kitabın geneline etkisi yok denecek kadar az oluyor. Suç ve Ceza'dan başlayarak tüm büyük romanlarında olduğu gibi kitaba adını veren Delikanlı'nın yani Dolgorukiy'in de bir ülküsü vardır. Raskolnikov bir Napolyon olup olmadığını kontrol etmek isterken Dolgorukiy'in ülküsü Rothschild olmaktır. Yani hedef normal bir zenginlik değildir. Ülküsü, bugün dâhi zenginliğiyle ünlü ve dünyayı yöneten birkaç aile vb. komplo teorilerine konu olan Rothschild kadar zengin olmaktır. Ülküsüne ulaşıp ulaşamayacağını anlamak için 1 ay boyunca sadece ekmek yemek, aç kalmak gibi bazı denemeler yapar. Dolgorukiy'in ülküsündeki amaç gösteriş ve rahat yaşamak değildir. Ülküsüne ulaşsa bile normal zamanda yediği, içtiği ve yaşadığı gibi devam edeceğini düşünür. Üstü başı yırtık olsa ve sosyetenin hor göreceği biri sanılsa bile eğer kim olduğunu bilseler önünde el pençe duracaklarını bilmenin vereceği hazzı arzular. Yani Dolgorukiy'in ülküsü paranın somut getirileri yerine vereceği güç, özgürlük, güvenlik ve zirvede yalnızlık gibi getirilere odaklanmıştır. Bu bakımdan Raskolnikov'un baltasını kaldırma sebebiyle benzeşse bile başlangıcından, gelişimine ve sonucuna kadar Raskol'un ülküsünün yanında oldukça zayıf kalır. Dediğim gibi romanın geneline de etki yapmaz. Neticede ikisi de ülküsünde başarısız olsa bile Dolgorukiy bu başarısızlığın bedelini çok daha hafif öder. Çok daha az etkileyicidir. Bu da Raskolnikov'un ülküsüne göre eksi olan bir diğer unsurdur. Delikanlı romanında diğer romanlardaki gibi güçlü yan karakterlere pek rastlanmıyor. Hatta niye kitaba konulduğunu anlamadığım sıfır etkiye sahip karakterler bile mevcut. Dolgorukiy haricinde bahsetmeye değer tek karakter ise Dolgorukiy'in babası Versilov. Roman boyunca tüm gizem unsurunu tek başına yüklenen karakter Versilov olsa da sonuç bölümünde onun da etkileyiciliği aşağıya doğru seyrediyor. Yine sonuç bölümünde, Dosto'nun Öteki romanında ana konusu olan ve diğer romanlarında da zaman zaman kullanıp ilgi duyduğu ve kullanmayı sevdiği şizofreniyle karşımıza çıksa da o da okuyucuyu yeterince etkileyebilecek bir seviyede değil. Olmayınca olmuyor. Delikanlı, en başta da dediğim gibi Dosto'nun Karamazov Kardeşler öncesi son büyük adımı olsa da yere yeterince sağlam basamayan bir adım olduğu hissiyatı uyandırdı bende.
Delikanlı
DelikanlıFyodor Dostoyevski · Sonsuz Kitap · 20093,560 okunma
··
304 views
FatmaYıldız okurunun profil resmi
Sizin Dostoyevski kitaplarına yaptığınız incelemelerinizi ayrı seviyorum. Kaleninize sağlık yine...
Numan okurunun profil resmi
Çok teşekkürler Fatma hanım.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.