Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

108 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Söz konusu Abdülkerim Hoca’nın kitabı olunca insan bi duraksıyor açıkçası:d Hoca’nın “Mevlana Celalettin Rumi, ‘öz ne kadar ince ise, kabuk o kadar kalın olur’ demektedir. Umarım hacmi oldukça küçük olan bu çalışmanın kabuğu fazla kalın olmamıştır.” diye bizlere sunduğu yapıtı daha çok öğrencilerini hedef almaktadır. Abdülkerim Hoca bu yapıtını ortaya koyarken sosyolojik düşünce ve araştırmada kuramla metodolojinin bağdaştıkları noktada kimilerinin eleştirileri, kimilerinin aklına takılan sorular ve kimilerine de bahsedilen konuların daha iyi kavranabilmesi açısından ele almıştır. Kitap isminden de anlaşılacağı üzere sosyoloji bölümü öğrencileri esas alınarak ortaya konmuştur fakat diğer sosyal bilimlerden olanlar da kendi disiplinlerine ufak atıflarda bulunduklarına şahit olacaklardır. Kendisi ön sözünde de belirttiği üzere çalışmasının yetkinlik aşamasından henüz çok uzak olduğunu ki zaten kitabın ele aldığı tartışma konularının ya da açıklamaya çalışılan konuların hepsinin cevaplandırılmak ve anlatılmak amacı olmadığını söylemektedir. Sosyolojik Düşüncede Kuramlaştırmanın Doğası ve Klasiklerin Konumu kitabı; klasikler olarak bildiğimiz (örneğin Marx, Weber ve Durkheim’ı sosyolojiyle az çok ilgilenen herkes bilir), sosyolojinin babaları olarak bilinen sosyologların neden klasik olarak atfedildiklerini, klasik olarak atfedilmelerine neden olan etkenlerin ele alınıp açıklanması konusunun yanı sıra özellikle bir bilim olarak sosyolojinin kuramlarının inşa süreci, kuramların inşa edildikten sonraki inceleme aşamasındaki yardımcı olan başlıca yaklaşımlara, kuramların sınıflandırılma biçimlerine ve klasik bir kuram ve kuramcı olmanın işlevine, anlamına kadar birçok konuyu ele alıp açıklamaya çalışmıştır. Kitapta sosyolojinin ne olduğuna dair de aslında bahsedilen konuların açıklanmaya çalışılırken okuduğunuzda bunun tekrar farkına varıyorsunuz. Örneğin sosyolojik bakış açısı yüzeysel olarak nedir, görünenin ardındaki görünmeyeni görmeye çalışmaktır. Yani bir olayın birden fazla nedenleri olabileceğini ve bu olayların ya da durumların hangi nedenler doğrultusunda ortaya çıktığını anlamaya çalışmak açısından ne kadar önemli olduğu aşikardır. Söylediğim gibi kitapta hocanın ele aldığı konuları okurken görünenin ardındaki birçok görünmeyene tanıklık ettim ve bu beni bir nebze rahatsız hissettirse de(çünkü neticede sosyoloji bir bilim ve sosyolojiyi ele alırken birçok noktanın var olduğunu görüyorsunuz dolayısıyla arkanızı yaslayabileceğiniz her ne kadar birçok kuram olsa da net bir duvar yoktur) bunların farkındalığını kazanmak beni mutlu etti. Hocanın ele aldığı olgular itibariyle elbette kolay anlaşılabilir ya da sırtınızı koltuğa yaslayıp bir solukta okuyup tamam anladım diyebileceğiniz konular değil, hatta bu konuları anlamaya çalışırken sizin ekstra çaba sarf edip kendinizi kitabı anlamak için adeta mücadeleci bir tavırla ona sarılmanız gerekmektedir. Aksi takdirde kitabı bir bütün olarak anlamak çok zor ki üst sınıflardan bir arkadaşım hocanın derse gelmeden önce kitabını sürekli tekrar tekrar okuduğunu söylüyormuş:d yani demem o ki bizler daha işin başındayken eğer gerçekten anlamak için çaba sarf etmek istiyorsak buna ekstra bir özenle yaklaşmamız gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca bir hocam demişti ki: “Sizi yormayan şey geliştirmez.” Gerçekten de öyle. Kendimizi yormalı ve mücadele içerisinde bulunmalıyız ki gelişimimize şahitlik edelim. Kitabı ilk okuyuşumdu fakat son olmayacak çünkü anlayamadığım ve anlaşılmaz bulduğum birçok nokta var. Bir sonraki okumalarımda buraya dönütlerimi tekrar bırakacağım. Teşekkürler hocam…
Sosyolojik Düşüncede Kuramlaştırmanın Doğası ve Klasiklerin Konumu
Sosyolojik Düşüncede Kuramlaştırmanın Doğası ve Klasiklerin KonumuAbdulkerim Sönmez · Lykeion Yayınevi · 201811 okunma
·
27 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.