Grady bir an kendini çâresiz hissetti. Batıyordu. Ah, ne olur, şu anda bambaşka bir yerde olabilseydi... Nerede olursa olsun, razıydı. Ağlamak, hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordu. Zihni merhamet dolu bir sızlanışla inledi ve âdeta boşaldı. Şuuraltındaki heyecanları ve hisleri içinde alabildiğine kabarıyordu. Grady şimdi tamamiyle o hislerin pençesindeydi. Çocukça şeyler düşünmeye başladı. Allahı istiyordu. Annesini isteyen, ona muhtaç küçük bir çocuktan farkı yoktu artık.