"Vurun ona, öğretmene, doğru yol gösterene!"Merhabaaa. Maksim Gorki'nin otobiyografik üçlemesinin son kitabı olan 'Benim Üniversitelerim'i bitirdim. Serinin ikinci kitabı olan 'Ekmeğimi Kazanırken' Aleksey'in "Bu yılın sonbaharında, belki orada okumak fırsatını bulurum gizli umuduyla Kazan şehrine gittim." cümlesiyle sona ererken bu kitap da "İşte böyle!.. Kazan Üniversitesi'ne okumaya gidiyorum, aşağısı kurtarmıyor." cümlesiyle başlıyor. Ama Aleksey nasıl ki çocukken ilkokul seviyesinde okula devam edemiyorsa Kazan'a geldiğinde de lisedeki derslerin sınavını vermeye fırsat bulamıyor ve üniversite eğitimini alamıyor.
Aleksey çeşitli işlerde çalışmaya Ekmeğimi Kazanırken'de olduğu gibi devam etmektedir bunun yanı sıra ise çalıştığı ve kalmış olduğu yerde devrimci öğrencilerle tanışır. Aleksey herkesin mutlu bir şekilde yaşamasını ve toplumu sarmış olan amaçsız şiddetin son bulmasını ister. Öğrencilerle birlikte polis kovalamacası altında gizlice bodrum katlarında toplanır ve bir çözüm bulmaya çalışır. Fakat Aleksey insanlarının bir davranışının bir davranışına, bir konuşmasının bir konuşmasına uymadığını, kendi kendileriyle çeliştiğini ve kendilerini savunanlara karşı düşman olduğunu görünce bir gece yorulur ve şehirden köye göç eder. Köye birlikte gittiği Romas'ta Aleksey gibi 'halkçı'dır ama o Aleksey ya da diğer öğrenciler gibi halkı sevip herşeyine boyun eğilinmesi gerektiği düşüncesini savunmaz. Ona göre halkın cahil olduğu yüzlerine karşı söylenilmeli ve eğitilmelidir.
(Bu kısım spoiler içerebilir.) Kendilerinin iyiliği için çalışan bu kişileri gören 'köylüler' tıpkı şehirdekiler gibi Aleksey ile arkadaşlarına düşman kesilir ve dükkanlarını ateşe vermeye başlarlar. (Tanıdık geldi.) Aleksey pes etmez, hâlen onlar için düşünmeye, çalışmaya devam eder fakat aynı davranış tekrarlanınca artık dayanamaz ve "Bu insanlar arasında yaşamayacağım, yaşayamam." der ve gider.
Kitabın özellikle son kısımlarını bir başka sevdim. Maksim Gorki kitabın sonlarına yaklaştıkça bir an Tanrı seviyesine yükseliyor, bizlere selam ediyor, sonra da benim yerim ne olursa olsun insanların yanı diyor ve alçakgönüllülük gösterip, bizleri eğitmek, doğru yolu göstermek için tekrar aramıza dönüyor.
Sıra geldi bana. Aleksey gitmekte haklı mıdır, haklıdır. Kendilerini düşünmeyenleri, onlar yerine düşünene düşman olanları, Tanrı gibi efendilerine tapıp doğru yolu gösterenleri hedef haline getirenleri düşünmek bana 1,5 - 2 yıldır artık doğru gelmiyor. Hak ettiklerini düşünmüyorum. Uzun lafın kısası, Romas değil Aleksey, Mustafa Kemal ATATÜRK değil Şükrü Erbaş haklıdır.