Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

176 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
"Vurun ona, öğretmene, doğru yol gösterene!"
Merhabaaa. Maksim Gorki'nin otobiyografik üçlemesinin son kitabı olan 'Benim Üniversitelerim'i bitirdim. Serinin ikinci kitabı olan 'Ekmeğimi Kazanırken' Aleksey'in "Bu yılın sonbaharında, belki orada okumak fırsatını bulurum gizli umuduyla Kazan şehrine gittim." cümlesiyle sona ererken bu kitap da "İşte böyle!.. Kazan Üniversitesi'ne okumaya gidiyorum, aşağısı kurtarmıyor." cümlesiyle başlıyor. Ama Aleksey nasıl ki çocukken ilkokul seviyesinde okula devam edemiyorsa Kazan'a geldiğinde de lisedeki derslerin sınavını vermeye fırsat bulamıyor ve üniversite eğitimini alamıyor. Aleksey çeşitli işlerde çalışmaya Ekmeğimi Kazanırken'de olduğu gibi devam etmektedir bunun yanı sıra ise çalıştığı ve kalmış olduğu yerde devrimci öğrencilerle tanışır. Aleksey herkesin mutlu bir şekilde yaşamasını ve toplumu sarmış olan amaçsız şiddetin son bulmasını ister. Öğrencilerle birlikte polis kovalamacası altında gizlice bodrum katlarında toplanır ve bir çözüm bulmaya çalışır. Fakat Aleksey insanlarının bir davranışının bir davranışına, bir konuşmasının bir konuşmasına uymadığını, kendi kendileriyle çeliştiğini ve kendilerini savunanlara karşı düşman olduğunu görünce bir gece yorulur ve şehirden köye göç eder. Köye birlikte gittiği Romas'ta Aleksey gibi 'halkçı'dır ama o Aleksey ya da diğer öğrenciler gibi halkı sevip herşeyine boyun eğilinmesi gerektiği düşüncesini savunmaz. Ona göre halkın cahil olduğu yüzlerine karşı söylenilmeli ve eğitilmelidir. (Bu kısım spoiler içerebilir.) Kendilerinin iyiliği için çalışan bu kişileri gören 'köylüler' tıpkı şehirdekiler gibi Aleksey ile arkadaşlarına düşman kesilir ve dükkanlarını ateşe vermeye başlarlar. (Tanıdık geldi.) Aleksey pes etmez, hâlen onlar için düşünmeye, çalışmaya devam eder fakat aynı davranış tekrarlanınca artık dayanamaz ve "Bu insanlar arasında yaşamayacağım, yaşayamam." der ve gider. Kitabın özellikle son kısımlarını bir başka sevdim. Maksim Gorki kitabın sonlarına yaklaştıkça bir an Tanrı seviyesine yükseliyor, bizlere selam ediyor, sonra da benim yerim ne olursa olsun insanların yanı diyor ve alçakgönüllülük gösterip, bizleri eğitmek, doğru yolu göstermek için tekrar aramıza dönüyor. Sıra geldi bana. Aleksey gitmekte haklı mıdır, haklıdır. Kendilerini düşünmeyenleri, onlar yerine düşünene düşman olanları, Tanrı gibi efendilerine tapıp doğru yolu gösterenleri hedef haline getirenleri düşünmek bana 1,5 - 2 yıldır artık doğru gelmiyor. Hak ettiklerini düşünmüyorum. Uzun lafın kısası, Romas değil Aleksey, Mustafa Kemal ATATÜRK değil Şükrü Erbaş haklıdır.
Benim Üniversitelerim
Benim ÜniversitelerimMaksim Gorki · Yordam Edebiyat · 20188,9bin okunma
·
184 görüntüleme
Bay C okurunun profil resmi
Köylüleri Niçin Öldürmeliyiz? köylüleri niçin öldürmeliyiz ? çünkü onlar ağırkanlı adamlardır. değişen bir dünyaya karşı kerpiç duvarlar gibi katı çakır dikenleri gibi susuz kayıtsızca direnerek yaşarlar. aptal, kaba ve kurnazdırlar. inanarak ve kolayca yalan söylerler. paraları olsa da yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır. herşeyi hafife alır ve herkese söverler. yağmuru, rüzgarı ve güneşi birgün olsun ekinleri akıllarına gelmeden düşünemezler... ve birbirlerinin sınırlarını sürerek topraklarını büyütmeye çalışırlar. köylüleri niçin öldürmeliyiz? çünkü onlar karılarını döverler seslerinin tonu yumuşak değildir dışarıda ezildikçe içeride zulüm kesilirler. gazete okumaz ve haksızlığa ancak kendileri uğrarsa karşı çıkarlar. karşılığı olmadan kimseye yardım etmezler. adım başı pınar olsa da köylerinde temiz giyinmez ve her zaman bir karış sakalla gezerler. çocuklarını iyi yetiştirmezler evlerinde kitap, müzik ve resim yoktur. birgün olsun dişlerini fırçalamaz ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar. köylüleri niçin öldürmeliyiz? çünkü onlar yanlış partilere oy verirler kendilerinden olanlarla alay edip tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar. devlet; tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar. yiğittirler askerde subay dövecek kadar ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır- ezim ezim ezilirler. enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler. onbir ay gökyüzünden bereket beklerler, dindardırlar ahret korkusu içinde ama bir kadının topuklarından memelerini görecek kadar bıçkındırlar harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez şehre giderler!... köylüleri niçin öldürmeliyiz? çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler birbirlerinin evlerine ancak ölümlerde ve düğünlerde giderler. şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar. binlerce yılın kabuğu altında yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır. aldanmak korkusu içinde sürekli birbirlerini aldatırlar. bir yere birlikte gitmeleri gerekirse karılarından en az on adım önde yürürler ve bir erkeklik işareti olarak onları herkesin ortasında azarlarlar. köylüleri niçin öldürmeliyiz? çünkü onlar otobüslerde ayakkabılarını çıkarırlar ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden kızlarının talihsizliğini ve hayırsız oğullarını anlatır, yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde bunun, tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar. ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta gizli bir övünçle, uzak şehirdeki zengin akrabalarından sözederler. kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar ama sokağa çıkar çıkmaz hünküre hünküre yollara tükürürler... ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar. köylüleri niçin öldürmeliyiz? çünkü onlar ilk akışamdan uyurlar. yarı gecelerde yıldızlara bakarak başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur. gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa ve yaz güneşlerini, ekinlerini yeşertirse severler. hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe -bu, verimi yüksek bir tohum bile olsa- sonuçlarını görmeden inanmazlar. dünyanın gelişimine katkıları yoktur. mülk düşkünüdürler amansız derecede bir ülkenin geleceği küçücük topraklarının ipoteği altındadır ve bir kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden, zamanın derin ırmakları önünde... –şükrü erbaş
ExoCan okurunun profil resmi
Öldürelim köylüleri... Ve cumhuriyeti tekrar saltanata çevirelim (çevrildi de sayılır ) 😂 böyle mi olmalı
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.