Riley, Kate, Jay ve Noah’nın ortak bir özellikleri vardır, sevdikleri birini kaybetmiş olmaları. Bir rehabilitasyon merkezinde tanışıp çok iyi arkadaş olurlar. Bir gün kutuda buldukları ve asla dokunmamaları için uyarısı olan haçlı bir kolyeyi takıp denerler. Sonrasında Riley bir markette kaybettiği annesini, Kate teyzesini, Jay ise babasını görür. Sadece kendi kayıplarını da değil, diğer bütün ruhları görmeye başlarlar. Bu olayı arkadaşları Noah’ya anlattıklarında bir araştırma yapıp, bilgi toplamaları gerektiğini söyler ve kimseye bir şey söylemeden ortadan kaybolur. Geri döndüğünde ise bu yaşananların arkasında daha fazlası olduğunu farkeder. Sonrasında araştırmalar, mağaralar, iletişime geçmeye çalışan ruhlar, kayıplarının acısı içinde çabalayan bu arkadaşların maceralarına giriş yapıyoruz. Güzel bir kitaptı. Özellikle ailenizden ya da yakınınızdan birini kaybettiyseniz bazı yerleri sizi etkileyip, yüzünüzde bir tebessüme sebep olabiliyor ve ‘ Neden olmasın ? ‘ diye düşündürebiliyor. Özellikle birinden özür dilerken buna sebep olanın iyi bir ruh olduğu, sarhoş olurken de buna sebep olanın kötü bir olduğu düşüncesi çok değişik geldi. Ve ürpermelerimizin, tüylerimizin diken diken olmasının ya da bazen bir hafiflik hissettiğimizde veya ağırlık hissettiğimizde bunun sebebinin ruhlar olması çok ilginç bir düşünce idi. Kısacası ben sevdim kitabı. Samimi, dost canlısı, sıcak bir hikayeydi. Yazarında sonda açıkladığı üzere Loyolalı İgnatius’un gerçek olması ve gerçekten de ruhlarla ilgili araştırmalar yapıp, yaşadığı tecrübeleri ve olasılıkları kaleme alması ayrı ilgi çekici ve şaşırtıcı geldi. Sonu biraz havada kalmış gibiydi, daha farklı bitebilirdi belki ama yine de sonu çok büyük bir hayal kırıklığı yaratmıyor. Tavsiye ediyorum.

İşaretleri İzleEmily France · Yabancı Yayınları · 2020108 okunma

·

122 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Selin