Gönderi

Gelişmecilik ve Halkçılık Dokuz Işık doktrininin sekizinci ilkesi "Gelişmecilik ve Halkçılık"tır. Türkeş "Gelişmecilik"i şöyle anlatır: "Daima daha iyiyi, daha güzeli, daha gelişmiş bir durumu elde etmek için araştırma yapmak; daha iyiye, daha mükemmele varmak arzusu taşımak ve bunun için çareler aramak." (s. 463) Türkeş'e göre gelişmecilik, devrimcilikten farklıdır. Devrimcilik, "geçmişe ait her şeyi yıkmak, geçmişe ait her çeşit değerimizden vazgeçmek ve bizimle, tarihimizle ilgisi olmayan, nereye varılacağı belli olmayan bir başka durum meydana getirmek anlamı taşımaktadır." (s. 464) Türkeş, tıpkı muhafazakar ideolojinin savunduğu gibi, geçmişle bağını koparan radikal bir dönüşüm değil, geleneğe, ailere, dine saygılı ve tedrici bir gelişmeyi savunmaktadır. Milli tarihle, milli gelenekle "bağlantıyı kesmek, her şeyi yıkmak, devirmek bizim kabul etmediğimiz bir görüştür, bir yoldur. Bunun için devrimcilik değil, evrimciliğe dayanan gelişmecilik ilkesini benimsemiş bulunmaktayız." "Halkçılık" ise Türkeş tarafından "her şeyin halk için, halkla beraber, halka doğru olması" şeklinde tanımlanmıştır. Ancak Türkeş kendilerinin halk derken kastettiği şeyle komünistlerin kastettiği şeyin aynı olmadığını söylemeyi ihmal etmez Toplulukların milli kültürlerinin kuvvetlenmesi ve millet haline gelişinin hızlanması komünizmin hiç hoşuna gitmeyen bir gelişmedir. Onun için komünizm bir yandan milli kültürleri yıkmaya çalışırken, diğer yandan suni milliyetler yaratarak, onlara milli şuur kazandırarak toplulukları içten parçalamaya, yıkmaya çalışır. Bugün Türkiye'de ortaya çıkartılan "halklar" tabirinin sebebi, kaynağı budur. Halkçılık derken bizim kastettiğimiz halk, sosyal ve kültürel bütünlüğünü tamamlamış, milli kültürünü yaşayan Türk topluluklarıdır. (s. 482) Türkeş bütün sağ ideolojilerde rastlandığı üzere halkına ve onun değerlerine yabancılaşmış, halka ihanet etmiş, milli bünyeye yabancı ideolojilerin esiri olmuş ve taklitçi aydınlardan söz eder: Türk halkı bin bir yoksulluk içinde, bin bir mahrumiyet içinde, köylerde çamurun, fışkının içinde, bin bir sefaletin içinde, fakat onun emeğiyle, onun verdiği, kendi ihtiyaçlarından fedakarlık ederek sağladığı imkanlarla yetişen ve aydın haline gelen memleket çocukları ondan kopmakta, ondan ayrı, Türk halkıyla ilgisi olmayan birkaç şehrin suni, bozuk havasının içinde hastalanmakta ve halktan uzak kalmaktadırlar, kalmışlardır. Türk halkının, Türk milletinin bugüne kadar kalkınamayışının bir önemli sebebi budur. Bu yabancılaşmayı ancak milliyetçi aydınlar ortadan kaldıracaktır, milliyetçi aydın Dokuz Işık'ın rehberliğinde "her şey halk için, halkla beraber, halka doğru" düşüncesiyle hareket edecek ve gerçek halkçılığın temsilcisi olacaktır. Böylece Türkiye'nin kalkınmasının önündeki en büyük engellerden biri ortadan kalkacaktır: "Öyle aydın olacak ki, içinden çıktığımız milletimizin, halkımızın bütün yaşayışını, bütün sıkıntısını, bütün acılarını paylaşacak, beraber yaşayacak, davaya onları mal edeceğiz." (s. 490)
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.