Gönderi

208 syf.
·
Not rated
Gülümsedim önce. Sonra güldüm. Gülmek istemsiz midir? Bilerek gülebilir mi insan? Hanım neden sebepsiz güldüğümü sordu birkaç kez. İstemsizdi. Ne cevap versem bilemedim. Gözümde her zaman ciddi bir Ahmet Yüksel Özemre profili olmuştur. Belki bu yüzdendi nedensiz gülüşüm. Yakıştıramadım desem..hayır değil...bence çok yakışmış. Ama bence Ruhan'ı yazmakla başına bela almış. Hikayenin hem başında hem sonunda not düşme ihtiyacı hissetmiş....Bu hikaye hayalîdir diye. Sanırım benim gibiler çok kurcaladı mevzuyu. Mevzu nedir? Bir aşk hikayesi. Ama nasıl bir sâfîyet anlatamam. Evet romancı veya hikayeci değil. Kendisi de kabul ediyor. Romancılık tekniği? Usta işi değil. Ama samimiyet yok mu? Neyin harcına girse güzelleştiriyor. Ne güzel hitap cümleleri vardı! Bayıldım. İstanbul dekorunu da çok iyi kullanmış bence. İstanbul da İstanbulmuş ha! (Masa da masaymış ha'yı bana dikte eden ehl-i dîle selam olsun!) 1950lerden bahsediyoruz çünkü. Özemre genel kültürünü de çok güzel ifade etmiş. Pazarlamasını pek beğendim. Hele aşkın ilk filizlendiği anları anlatışı. Duyguların tazyiki ile fizikî yakınlaşmalar, el ele tutuşmalar filan. Yüksel Özemre yazınca daha bir "şey" olmuş. Yani ondan beklemiyorsunuz ama yazmış işte. Dünya tasavvurunuzla bağdaşmıyor ama insanî yönü de var. Ruhî yakınlığın fizikî boyuta taşınması bir garip mesele. Parmak ucuyla sevgilinin eline ilk temas cüreti...Taşın kalbi olsa çatlar. Avucun içine başka bir avucun sığması.... Bir insan avucuna neler sığdırabilir ki? Bu şekilde kitap tanıtımı tarzım değil evet. Ama bu kitap için başka türlü de yazamazdım. Kış yanaştı. Şöyle sıcak bir kitap okuyayım diyen varsa bence buyursun.
Rühan
RühanAhmed Yüksel Özemre · Kubbealtı Neşriyat · 201256 okunma
··
62 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.