Suskunluğumdan başka
bir şey kalmadı elimde,
bir de kırık bir kalem,
ara sıra mürekkebinden
şiirler damlayan.
Yine fena halde
şairim bu gece;
sayfalarca karaladım
içimdeki kocaman HİÇ’i
bitirebilecekmişçesine.
Sonra bir ev çizdim “A” harfinden
kapısının üzerinde penceresi olan,
penceresinde bir saksı,
saksıda çorak toprak;
neden bilmiyorum,
komik geldi güldüm.
Rastgele yerlerinden
parçalayıp iki şiirimi,
birbirlerine kattım;
okuyup okuyup güldüm yine,
sıkılınca uçak yapıp
pencereden attım.
Yağmurda ıslandı kanatları,
akıp gitti mürekkebi;
ne bir iz kaldı
ne bir işaret…
Yeni bir sayfa açtım,
üzerine yeni bir sayfa açtım yazdım.
Oysa yazmak istediğim
sadece adındı;
daya doya seslenmek sana,
adını söylemek
sen işitinceye kadar…
Her neyse…
Yeni bir kararın eşiğine vardım;
yakındır,
çekeceğim fişini Malayani Adam,
gereğinden fazlasını çaldın.
Artık bitireceğim seni,
balık tutarım belki
ya da dürbün çizerim “B” harfinden
şaşı bakmayan.