Gönderi

268 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 22 days
Kitap okuma grubumun listesinde yer alan kitabı, biraz ağır bir hızla ve seyahatler arasında okuyabildim. 1940 yılında yayınlanmış olan bu kitapta ilk fark ettiğim, o günün dili ile bugünün dili arasında ciddi bir farklılık oluştuğu. Bugün daha sade bir dil ile konuşuyor ve yazıyoruz ama bu daha zengin mi yoksa fakir mi bir dile karşılık geliyor açıkçası karar veremedim. Bir aşk romanı gibi başlayan roman, ilerleyen safhalarda bir siyasi romana dönüşüyor. Ancak siyaset denilince, parti isimleri, ideolojiler, fikirler, örgütler ortada gözükmüyor. Sadece gençleri hamaset siyaseti ile örgütleyen ve güç oluşturma peşinde olan bir güruhtan bahsediliyor. Romanının bu bölümünü çözebilmek için Sabahattin Ali'nin hayatını ve Nihal Atsız ile Peyami Safa arasındaki tartışmaları bilmek gerekiyor. Her ne kadar kitabın önsözünde Selim İleri "bu kitapta Nihal Atsız" yok dese de, onun fikirleri ve gövdesi romanın üzerine büyük bir sis perdesi gibi çöküyor. Kitabın tüm tanıtımlarında, Sabahattin Ali'nin romanda başarılı bir kişilik çözümlemesi yaptığı dile getiriliyor. Gerçekten de kitabın baş karakteri olan Ömer üzerinde ciddi bir kişilik çözümlemesi var ancak bu çözümleme toplumsal ve siyasi bir bütünle değerlendirilirse bir anlam kazanıyor. Kitabı bu şekilde ele almadığınız zaman, Sabahattin Ali'nin kitabın baş kahramanını boşa harcadığını düşünüyor ve mutsuz bir sonla kitabı uçuruma yuvarladığını düşünüyorsunuz. Oysa Türkiye 1930'ların 2. yarısı ile 1940'lı yıllarda ciddi bir siyasi belirsizlik, dönüşüm, kaos, taşların yerine oturmadığı bir süreç yaşıyor. Sabahattin bu kaosun içinde, kahramanının zihninde yerleşik şeytanı ve giderek toplumsal iktidara yerleşen şeytanı bizlere deşifre ediyor. Kitabı önermekle beraber, dönemsel arka plan ile değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019173.4k okunma
·
23 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.