Bir gösterge bilim uzmanı olan Umberto Eco'nun bu kitabını; Örneğin "Ne olursa olsun bir veri ancak başka bir veri bağıntılıysa önem kazanır. Bağıntı, tezahürü değiştirir. Dünyadaki her görünüşün, her sesin, yazılan veya söylenen her sözün, görünürdeki anlamından öte, bize bir sırdan söz ettiğini düşünmeye götürür. Kural basittir: kuşkulanmak, durmadan kuşkulanmak. Bir “giriş yasaktır” levhasının ardındaki anlamı bile okuyabilir insan.” bağlaminda okumak gerekir. Kitabın özetine gelecek olursak: Olaylar 11. yüzyılın son çeyreğinden, 1204’ e kadar olan tarihi dönemde geçer. Bu tarihi dönem, kutsal Roma Germen imparatorluğu’nun, İtalyan site devletleriyle olan sayısız mücadeleleri ile üçüncü ve dördüncü haçlı seferleri’ni içine almıştır. Kutsal Roma germen imparatoru Friedrich, İtalyan site devletleriyle giriştiği mücadelesinden birinde yolunu, yönünü kaybeder ve ordusundan ayrı düşer. İmparator, bu sırada kendini evlerinde konuk edip, tekrar sağ salim ordusuyla buluşmasını sağlayan italyan köylünün 14 yaşındaki oğlunu, o dönemde bir köylünün gelebileceği en yüksek unvanla yanına alır: bu şanslı romanın kahramanı Baudolino’dur. Şanslı olduğu kadar her dili kolayca öğrenebilme yeteneğine sahip olan Baudolino, imparator’a olan manevi borcunu, İsa’nın son yemekte ekmekle şarabı kutsadığı ve sonra armedalı yusuf’un çarmıha gerilmiş isa’nın göğsünden akan kanı içinde topladığı “kutsal kupa” gradal’ı bulup imparator Friedrich’e vererek, o’na hristiyanlık dünyasında sonsuz ün kazandıracaktır. Bu amaçla imparator’u haçlı seferi’ne (1190 tarihli üçüncüsü) ikna eder. İmparator bu seferi tamamlayamadan Kilikya’daki bir ermeni prensin şatosunda dumandan zehirlenir. Baudolino’nun, imparator'un öldüğü zannı ve korkusuyla nehirde boğulduğu görüntüsü vermek amacıyla giriştiği eylemi; imparator’un ölmesine neden olur. Bu olayın da yarattığı şokla Baudolino, bir grup arkadaşıyla birlikte kutsal kupa’yı bulmak için uzak hint ülkesine gitmeye karar verir. Bu seyahat sırasında anlatılan olağanüstü olaylar ve Accacio adındaki tek boynuzlu varlıklar, aslan başlı insanlar vs. doludur. Yolda büyük zorluklarla karşılaşırlar. Yol arkadaşlarının bir kısmı bu zorlu yolculuğa dayanamaz vazgeçerler, bir kısmı da yolda hayatını kaybeder. Baudolino ve hayatt bua kalanlar ise bu meşakkatli yolculuğu roq kuşları sayesinde tamamlayarak geri döner ve fiziki meşakkati kadar, ruhi değişiminin bütününü içine alan bir yol ve yaşam öyküsünü 14 nisan 1204’de haçlılar (dördüncüsü) tarafından yakılıp yağmalanmakta olan İstanbul’un göründüğü Pera’daki Cenevizlilerin konağında tarihçi niketas’a anlatmaya başlar. Eco’nun Baudolino romanının temel kurgusu böyle.

BaudolinoUmberto Eco · Doğan Kitap · 2003664 okunma

·

44 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Murat