Gönderi

16 Mart katliamı
16 Mart katliamı 1978'in ilk büyük kanlı saldırısı 16 Mart günü İstanbul Üniversitesi'nde gerçekleşti. İkinci Milliyetçi Cephe hükümetinin düşmesinin ardından solcu öğrenciler üniversitelere yeniden girmeye çalışıyordu. Girme kararı alınan yerlerden biri de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesiydi. Yapılan toplantılar sonunda 1 Mart 1978'de fakülteye girilmesi kararlaştırıldı. O gün 50-60 kişilik bir grup, önce polisle sonra da ülkücülerle çatışarak okula girmeyi başardı. O tarihte birinci sınıf öğrencisi olan Evrensel yazarı Kamil Tekin Sürek'in anlattığına göre ilk gün sınıfta toplam yedi kişi vardı, zamanla sayı arttı, solcu öğrenciler derslere girmeye başladı. Ancak öte yandan polisin saldırısı da devam ediyor ve öğrenciler tedbir olsun diye okula toplu halde giriş çıkış yapıyor, okul çıkışında kapının önünde toplanıp Süleymaniye'ye kadar birlikte yürüyor ve sonra da dağılıyordu. Bombalı saldırı 16 Mart'ta gerçekleşti. Sürek, toplu çıkış yapan öğrencilerin arasındaydı ve yaşananları şöyle anlatıyordu: 16 Mart günü yine toplu olarak Merkez kapıdan çıkıyorduk. Bir grup faşist yine Beyazıt Meydanı'nda toplanmıştı ama bu kez saldırmadılar, sadece slogan attılar. Bizim grubun en ön sırası Eczacılık Fakültesi kapısının önüne gelmişti ki, "bomba" diye bir ses duyduk. Patlama sesiyle birlikte ayaklarımız yerden kesildi ve iki metre öne doğru uçup yere kapaklandık. Kalkarken arkaya dönüp baktığımda kara bir duman gördüm on metre gerimde, herkes yerdeydi. Öğrencilere o güne kadarki çıkışlarda polis eşlik ederken, bu sefer polis ortalıkta yoktu. Komiser Reşat Altay polislerin dışarı çıkmasına izin vermemiş, bombayı atanların peşinden gitmek isteyen kimi polisleri de durdurmuştu. Zaten 7 Mart'ta Emniyet Müdür Yardımcısı imzasıyla birinci ve ikinci şubeye ve diğer ilgili birimlere sekiz on gün içerisinde solcu öğrencilere yönelik bir saldırı girişiminde bulunulacağı ihbarı bildirilmişti, Bu bilgiyi polise veren ise ülkücüler içerisine yerleştirilen bir sivil istihbarat memuruydu, (Günçıkan, 2010: 129) Önlenmeyen bu saldırıda yedi öğrenci hayatını kaybetti, kırk bir öğrenci de yaralandı. Saldırıyı Zülküf İsot isimli bir ülkücü gerçekleştirmiş, öğrencilerin üzerine koşarak "Kahrolsun komünistler," diye bağırmış ve elindeki bombayı fırlatmıştı. Zülküf İsot'un ablası daha sonra kardeşinin olayın açığa çıkmaması için Latif Aktı isimli başka bir ülkücü tarafından öldürüldüğünü açıkladı. Katliamdan sonra Ülkü Ocakları İstanbul İl Başkanı Orhan Çakıroğlu, Ülkü Ocakları üyesi Mehmet Gül, MHP İstanbul İl Başkanı Kazım Ayaydın ve Ahmet Hamdi Aksoy gözaltına alındı, ancak hepsi serbest bırakıldı. 15 aylık yargılamanın sonunda sanıklardan Sıddık Polat 11 yıl hapis cezasına çarptırıldı, ancak Yargıtay 1982 yılında delil yetersizliği gerekçesiyle bu kararı bozdu ve Polat beraat etti. Katliamın gerisindeki isim Abdullah Çatlı'ydı. Çatlı, saldırıda kullanılan NATO yapımı TNT kalıplarını İstanbul 3. Kolordu Komutanlığı'nda görev yapan Yüzbaşı Mehmet Ali Çeviker'den temin etmişti. Aynı Mehmet Ali Çeviker, Maraş katliamının hemen öncesinde, Maraş yolunda aynı seriden patlayıcı maddeler ve silahlarla yakalanacaktı.
·
76 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.