Gönderi

104 syf.
·
Not rated
·
Liked
(spoiler) çocuğunun aşık olduğu adamdan olduğu yazdığı yerde bir yutkunamadim, durakladım. ıstemsizce gözlerim doldu. kürk mantollu madonnada olduğu gibi. orada da raif efendi yıllar sonra çocuğundan haberdar oluyor. aynı duyguya orada da kapılmıştım. aşık olduğu adama aşkını ilan etmemesindeki naiflik de ayrıca etkiledi beni. o kadar çok iç burkan detaylar var ki; bir insan anca bu kadar okuduğunu hissedebilir. (johann'ın r.yi tek bir carpışmayla tanıması, ama aşık olduğu adamın bir defa bile hatırlamaması, montuna para sıkıştırması vb.) onun dışında r. aşık olduğu adamı suçlamadığını söylüyor ve ona aci çektirmek istemiyor. ama aslinda tam da bu mektubu yazmakla, ona tüm bu bilgileri vermekle onu fazlasıyla suçluluk duygusunun içerisine sürüklüyor. evet adam belki yıllarca r.ye karşı bir duygu beslememiş, onu hiç tanımamış, tanıyamamış, ona karşı duyguları olmamış. ama bu onun duygusuz olduğu anlamına gelmez. bence herkes böyle bir mektupla karşılaşsa istemsizce o suçluluk duygusuna kapılabilir. çünkü peşini bırakmayacak düşünceler olur. mesela eğer çocuğundan daha önce haberi olsaydı belki şu an hala hayatta olabilirdi o. yada çocuğuna daha güzel bir hayat sunabilirdi. yada ilk önce r.yi hatırlayabilseydi, onun ona karşı olan aşkını farkedebilseydi belki her şey daha farklı olabilirdi diye suçlayabilir kendisini. en azından ben böyle düşünüyorum. r.nin annelik duygularının çok da geliştiklerini düşünmüyorum. aşkından dolayı (yada her neyse bu) anneliğini bile içten gelerek yapmamış bence. fazlasıyla bencil davranmış. annelik böyle olmamalı. örn. a.) „fakat o çocuk benim icin her şey demekti, çünkü sendendi, ikinci bir sen’di, ama aynızamanda da artık sen değildi, yani o mutlu, o kaygısız, elimde tutmayı artık başaramadığım sen degildi, onun yerine – böyle düşünüyordum – her zaman için bana verilmiş olan sen’di, bedenimin mahpusuydu, hayatıma sımsıkı bağlıydı. şimdi artık sonunda seni yakalamıştım seni, hayatının gittikçe serpilip geliştiğini damarlarımda hissedebiliyordum, seni besleyebiliyor, susuzluğunu giderebiliyordum, ruhumda yakıcı bir arzu uyandığında seni okşayabiliyor, öpebilirdim.“ yani bu cocuk sadece aşık olduğu adamdan diye onu bu kadar seviyordu. çocuğuna çocuğu gibi degil de, daha çok aşık olduğu adamdan esintiler var gibi bakıyordu. b.) „kendimi seninle onun arasında pay etmek istemiyordum; bu yüzden kendimi sana, hayatını bana aldırmadan yaşayan erkeğe değil, fakat bana muhtaç olan, beslemek zorunda olduğum , öpebildiğim ve sarılabildiğim bu çocuğa adadım.“ eğer hayatına ona aldırıp yaşasaydı adam, ona mı adayacaktı hayatını? oğlu ona muhtaç olmasaydı, daha mı değersiz olacaktı onun için? c.) „...-senin çocuğun her şeye sahip olmalıydı, yeryüzünün bütün zenginliklerine ve rahatına kavuşmalıydı ve böylece tekrar sana, hayatın sana ait olan alanına yükselebilmeliydi.“ çocuğun aşık olduğu adamdan olmadığını düşünürsek, o zaman o çocuk yeryüzünün bütün zenginliklerine ve rahatına kavuşmamalı mıydı? d.) ona evlilik teklifi eden şefkatli, oğluna iyi babalık edecek, r.nin kendisini satmak zorunda bırakmayacağı bir durumda yaşatabilecek adamın teklifini red ediyor r. çünkü „senin icin her zaman özgür kalmak istiyordum.“ diyor aşık olduğu adama. bu da oğluna karşı bir bencillik değil midir? oğluna belki daha iyi bir hayat sunabilecekken, o „aşkından“ dolayı bu teklifi red ediyor. evet belki de asıl mesele zaten budur. „aşkının“ oğlunu bile göz ardı etmesi kadar büyük olması. ona karşı bile gözünün kör olmasi. ama en azından işin içine annelik giriyorsa, bu aşk rafa kaldırılmalı. çünkü anneler kendilerinden çok çocuklarını düşünürler. ki bu bir „aşk“ mi, başka bir şey mi, bunun ayrımını yapamam. ama bunun kendine eziyet çektirmekten başka bir şey olmadığını biliyorum. uyuşturucu gibi. bağımlısın ve gözlerini açamıyorsun. dışarıdan bakıldığında ne kadar basit görünse de, yada çoğu kişi mantık çerçevesinden baktığı için bunu bir saçmalık olarak görse de, bunları yaşadığın zaman mantığın m’si bile hatırlanmıyor.
Brief Einer Unbekannten
Brief Einer UnbekanntenStefan Zweig · Karbon Kitaplar · 2016225.8k okunma
·
12 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.