KAHVALTI ALIŞKANLIĞININ 20. YÜZYILDA
BAŞLADIĞI DOĞRU MU?
Günde üç öğün yemek yeme,
modernleşme ve sanayileşme
süreciyle hayatlarımıza girmiş olan
bir alışkanlık. 19. Yüzyılın sonlarına
doğru, Avrupa’da sanayileşmenin
başlamış olması nedeniyle
çalışma saatleri uzadı ve şartları
ağırlaştı. Öncesinde tüm dünyada
günde iki öğün yemek yeniyordu;
öğlen ve akşam. Öğlen yemeği,
şimdikinden biraz daha erken bir
saatte, akşam yemeği de 19:00
civarında yeniliyordu. Hem Avrupa
hem de Osmanlı’da öğlen yemeği
öncesi kahve içme ve yanında ufak
tefek bir şeyler atıştırma gibi bir
alışkanlık mevcuttu. Zaten günün
ilk kahvesinden önce yenilen öğün
anlamındaki kahvaltı ismi de buradan
geliyor.
20. yüzyıl başlarında sabah
kahvaltısı kültürü yavaş yavaş
oturmaya başlamıştı. 1920’lerde
Avrupa’da tüm hükümetler kahvaltının
önemini vurguluyor, güne iyi bir
kahvaltıyla başlamanın performansı
arttırdığını söylüyorlardı. Fakat 2. Dünya Savaşı başladığında kahvaltılık
ürünleri bulmak bile başlı başına
bir sorun haline geldi. Aynı yıllarda
Osmanlı’da, önceleri akşamdan kalan
yemeklerin tüketilmesine dayanan
bu yeni kültür, günümüzde bildiğimiz
kahvaltı öğünü şekline dönüşmeye
başlamıştı. Peynir, ekmek, salam,
yumurta gibi ürünler bundan daha
eski zamanlarda sahur öğünü olarak
tüketilmekteydi. Ama kahvaltının bir
kültüre dönüşmesi sonucunda tüm
bu ürünler, zengin bir çeşitlilik içinde
sofradaki yerlerini almaya başladılar.