“Çay eksperliği, çay fabrikası müdürlüğü, çay fabrikatörlüğü yapmıştı, biliyordu bu ilginç ve özel bitkinin her halini. Fakato bitki hiç gülmemişti yüzüne. O, çay’a hay ettikçe, vay gelmişti başına. Zihni Derin’in adını ve öyküsünü de ondan duymuştum ilk kez. Zihni Derin Çay Fabrikasında çalışıyordu o zamanlar. Bu destan rahmetli kardeşim Mucip Gürbüz’e armağanımdır işte bu geçerli sebeplerden dolayı”
“Ankara’ya geçmek” ne demektir bilir misiniz?
Ankara’ya geçmek zayıf tarafı ve zoru seçmektir.
Ağrımaz başını ağrıya sokmak
Belki akıntıya karşı kürek çekmektir.
Çılgınlık da diyebilirsiniz Ankara’ya geçmeye
Hayat ve gelecek üstüne kumar oynamak da...
Şimdi sorulacaktır:
Ankara’ya geçmek bir bela iştir de hepten
Neden her meslekten ve her meşrepten
Kafile kafile insanlar
Ankara yollarındalar?
Dört sözcüklük yanıtı var bu uzun sorunun:
“Çünkü vatan elden gidiyor.”
1920’de
Zihni Bey adlı biri de
Geçiyordu Bursa’dan Ankara’ya.
“Sen savaşçı değil bir tarım ve orman uzmanı
Ve bir öğretmensin aynı zamanda
Tanrı aşkına sen orda ne yapacaksın?” diyenleri
“Ekmek-biçmek
Barışta olduğundan çok savaşta gerek”
Diyerek
Uyarıyordu.
Emperyalizme ve işgale karşı savaşmak
Birinci ödevi olan Ankara
Ekmeksiz-biçmeksiz Kurtuluş Savaşı olmayacağının da bilincindedir.
Yani bu kendigelen Zihni Bey
Ankara için
Çekilişsiz bir piyangodur.
Tarım Genel Müdürlüğü kurulur
İktisat Bakanlığı’na bağlı.
İlk genel müdür de Zihni Bey olur.
1921 yılı Nisan’ı
Kütahya-Eskişehir Muharebelerinin hazırlıkları sürdürülüyor
Cephede ve Ankara’da.
Yunan önce durdurulmalı sonra da sökülüp atılmalıdır
Garp Cephesi’nde hedef işte bu.
Şark Cephesi’nde ise savaşmışız, barışmışız ve antlaşmışız.
Kurtarmışız Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz’i
Fakat buraların ayrıca yoksulluktan da kurtarılması gerek.
Hele ki Rize...
Denizcilik, kaçakçılık ve gurbet
Başka gelir kaynağı yoktur Rize’nin.
Bir komisyon kurulmuş
Buraların kalkınma çareleri araştırılacak.
Tarım Genel Müdürü Zihni Bey konuşuyor
Komisyonun bir üyesi olarak.
“Rize ve çevresinde iş ve çalışma imkânları olmazsa
Halkı devlete bağlayamazsınız
Huzur da olmaz, sağlayamazsınız.
Oraya gidilmeli, ciddi ve kapsamlı araştırmalar yapılmalıdır.”
Git diyorlar
Yap diyorlar
Yetkili kılıyorlar.
Zihni Bey Rize’ye ancak 1923 yılında gidebilmiştir.
Çevreyi dolaşıp incelemekte, çareler düşünmektedir.
“Aramayla bulunmaz, Tanrı rast getire” demiş atalarımız.
Zihni Bey görür ki bir gün
Bazı meraklı ve uyanık Rizeliler
Batum’dan çay fidanı getirmişler.
Yerlerini sevmiş bu fidanlar
Rize’yi yurt tutmuşlar.
Zihni Bey daha durur mu?
Tohum, fidan, çay’a ait ne varsa
Tez elden getirsin diye
Ziraat Fen Memuru İbrahim’i Batum’a yollar.
Tohumlar ve fidanlar toprakta yeni umut.
Onlar tutadursun
Zihni Bey de bir koşu varır gider Batum’a
Batum’un batağına değil ama
Rusların çay bahçelerini, çay fabrikalarını
Ve astropikal araştırma istasyonlarını incelemeye.
Öğrenir öğreneceğini, merakı diner
Tohumlar, fidanlar ve bir Rus bahçıvanla
Sevinci demlenmiş olarak Rize’ye döner.
Artık onun için, Müftü Mahallesinde çayluk
Sevdaluk demek
Bu sevdaluktan dizlerinin dermanı kesilene dek
Uğraş verecek.
Verecek ya, o aslında Ankara’ya aittir
Bakanlık er geç onu çağıracaktır.
Zihni’nin gidişiyle çay da gider Rizeli’nin zihninden.
Ne halk kavramıştır “çay otu”nun önemini
Ne devlet yetkilileri.
Çay olmazsa vay olur Rize’de
Bilir bunu Zihni Bey.
Yasa zoru gerek bize.
Bunu der
Kabul da ettirir.
6 Şubat 1924 tarihli
Rize’de çay yetiştirilmesine dair yasa tasarısı
Zihni Bey’in kaleminden çıkmaydı.
Zihni Bey, Zihni Derin olduktan sonra
Öğretmenliğe döndü yeniden.
1938 yılına dek öğrendi ve öğretti durmadan.
O yıl Rize’de kurulacak tarım örgütünün eşgüdüm işini
Ona verdiler.
Vardı Rize’ye, bir de ne görsün
Oluşturduğu fidanlıkta güzel bir çaylık
Yemyeşil gülümsüyor.
O gülümsemenin karşılığı
Basit bir imalathanede ilk mamul-çay’dır.
Zihni Derin Hoca’nın1946 yılına dek Rize’de
Çay tarımının desteklenmesi ve fabrikasyonu için
Köklü, kalıcı, övülesi uğraşları var.
1947’de ilk çay fabrikasına işte bundan dolayı
O’nun adı verildi.
Bugün Rize’nin denize bakan bütün dağları
Çaylıklardan oluşan bir yeşil halı ile döşeliyse
Mapavri’nin adı döndüyse Çayeli’ne
Girdiyse türkülere: “Çayeli’nden öteye gidelum yali yali”
Ve bu Çayeli’nde bu şiirin yazıldığı tarih itibariyle
Beşi Çaykur’a, on ikisi özel sektöre ait
Tam on dokuz çay fabrikası
Yaş çay işliyor, kuru çay paketliyorsa
Bütün bunların olmasında
Zihni de, bilgisi de, derin olan bu “Derin Hoca”
Başrolü oynamıştır elbet.
Çay’ın Derin Hocası’nın Cennet’teki yeriniyse
Tüm üreticiler dilemişlerdir dualarında
Ermişleri görmüşlerdir rüyalarında
Çaylıkların yeşiliyle çevrelidir Zihni Bey’in
Cennet’in çok özel köşesindeki köşkü.