Önce ayakların ağırlaşır adım attıkça sonra bileklerin soğukla bütünleşir. Burnuna formaldehit çalındığında beyin damarlarında acı bir genişleme midende garip bir burkulma hissedersin. Eldiven içindeki parmaklar terlemeye avuçların nahoş bir kaşıntıya maruz kalır. Anlına biriken ter zerecikleri kalbinin çarpması sonucu görünür hale gelir. Göz odağın girişteki yazıya kilitlirdir artık.
"Burada ölüler, dirileri eğitir"
Neredesin? Kimsin? Ne amaçla buradasın? Ne yapmak üzeresin? Korku, endişe ve adrenalin işte bu üçlü seni ilk zamanlar yoklayacak olan olgular. İlk kez bir ölü görmek, üstelik yüzünün tanınmaz olduğu bir ölü ile çalışacak olman seni gergin bir ruh haline sokuyor olmalı.
Yeni başladığın tıp öğreniminde verilen kadavra sana garip ve olağandışı sanrılar yaşatacak. Mülteci bir kadın, okul duşluğunda intihar etmiş bir genç ve geçmişte unuttuğun çok önemli bir gerçek seni sona doğru götürüyor. Pisişik güçlerin ölüme yakınlaştıkça kuvvetlenirken seni rahat bırakmayan ruhlara her geçen gün bir yenisini daha ekleyeceksin. Ta ki sen geçmişin kapalı dehlizlerindeki sırrı tekrar hatırlayana dek!
Geçmişinde neyi unuttun genç? Beyninde büyüyen bir canlı bomba her geçen gün seni ölüme yaklaştırırken en yakın dostların Emre, Orkun ve Anıl tek tek senden alınıyor.
28 numaralı yurt odasına hoşgeldin okur! Burada o, Anıl, Emre ve Orkun aynı ranzaları paylaştı. İsmini henüz bilmemen gereken tıp öğrencimizin ruhani varlıklarla kapanmamış bir hesabı var. Bu kitabı okuduğunda kapalı olan kartlar tek tek açılacak. Dikkat et, blöf yapanlar seni fazlasıyla sarsabilir. Kozunu iyi kullan çünkü ondan uzak olmadıkça bu okuldan sağ çıkman söz konusu değil!
4 yıllık bir emeğe ayakta bir alkış! Tebrikler yazar 
hkm , beni oldukça etkileyen bir kitap oldu. Buna resmen şahı mat etmek denir.
#kadavramevsimi #cüneytcandaş #muptelayayinlari
·
43 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.