Duyguların dolup taştığı bir Sabahattin Ali klasiği... Dünyada tek bir Balık burcu insan olsa o da Sabahattin Ali olurdu herhalde :) Daha romanın en başında Ömer ve Nihat ikilisinin mistik-materyalist tartışmalarında gülmekten kırıldım. İnsan arkadaşıyla bu kadar naif ve edebi bir biçimde dalga geçebilir mi? Geçiyormuş demek ki. Roman genel olarak bir insanın evrilimini işliyor. İçindeki şeytanın ona neler yaptırabileceğini gözler önüne seriyor. Aslında hep içinde bulunan kötülük yapma potansiyelinin ele bir fırsat geçtiğinde nasıl da hiç çekinmeksizin kendini dışa vurduğunu adım adım gösteriyor. Bu konuda özellikle sonlara doğru veznedarla Ömer'in yaptığı konuşma beni çok etkiledi. Roman karakterlerine gelince... Bazılarının gerçek hayatta bir mukabili bulunduğunu roman hakkındaki ön araştırmalarımda görmüştüm. Talihsizliğe bakın ki hepsi de çok sevdiğim yazarlar. Ancak okudukça ben de o kişilerin kastedildiğine ikna oldum. Lakin sonlara doğru İsmet Şerif karakteriyle ilgili bir yer var ki iğrenmemek elde değil... Yahu üstad, insana en sevdiği yazarla ilgili bu yapılır mı, demeden edemedim. Olsun, ben o kadar kötü olmadıklarını düşünmeyi istemekle beraber ekseriyetle edebiyatlarıyla ilgilendiğim bu yazarların özel hayatlarıyla ilgilenmemeyi tercih ediyorum. Zaten kitapları okunduğu vakit hepsi kendindeki iyi ve kötü parçaları ortaya seriyor. Bahsedildiği kadar ikiyüzlü gelmiyorlar bana. En nihayetinde hepsi insan ve hepsinin içinde bir "şeytan" (ya da nefis, ne derseniz artık) bulunuyor. Çok sevgili Üstad Sabahattin Ali siniri ve kini sebebiyle pek de adil davranamamış gibi geldi bana. Edebiyatçılar arasında böyle şeyler olur, diyor ve geçiyoruz. Hepsinden öğrenecek şeylerimiz var vesselam...

İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019172.5k okunma

·

6 views

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Gecekuşu