İncecik olmasına rağmen beni derinden etkileyen bir kitap oldu. İsmi sayesinde kitap zaten fazlasıyla ilgimi çekmişti o yüzden büyük bir merakla başladım okumaya. İçerisinde genelde aşk ve yalnızlık anlatılan bu kitap bazen gülümsememe bazen de hüzünlenmeme neden oldu.
Cümleler tek başlarına insanın içine işlemeye yeterli olurken yazar bir de birbirinden güzel şiirler eklemiş ara ara. Birçoğunun yerini işaretledim arada sırada açıp okumak isteyeceğimden eminim. O şiirlerden bir tanesini sizlerle de paylaşmak isterim:
"Seni seviyorum
sensiz geçen her saniye
bir çivi ekliyor yatağıma.
Yastığımda Üçüncü Dünya Savaşı var.
Gitme, yanımda kal.
Gitme n'olur!..
Sen, ben sonra ikimiz ve diğerleri
yokluğun bir nevi soykırım,
iç organlarım paramparça.
N'olur gitme!..."
Okuyan her insanın kendinden bir parça bulabileceği bir kitap olmuş. Ben aşırı sevdim diyebilirim. Kitapta Dostoyevski, Nazım Hikmet gibi isimlerin geçmesi de çok hoşuma giden noktalardan oldu. Kitabın sonlarına doğru 'Kar Altındadır Demokrasi' adlı bölüm de geçen "Zira benim ülkemde yazı yazmak suçtur. Yazı yazdığım için tutuklanabilir, hatta öldürülebilirim." cümlesi bana Sabahattin Ali'yi hatırlattı. Her cümlesine sonuna kadar katıldığım bir bölüm oldu o bölüm.
Okurken rahatsız olduğum bir nokta olmadı. Kitabın kısa kısa bölümler halinde olması okumayı iyice kolaylaştırmış zaten.
Herkese çokça tavsiye ederim. Okurken sıkılacağınızı hiç sanmıyorum aksine kendinizden parçalar bulacağınız için sizin de benim gibi zevkle okuyacağınızı düşünüyorum.