Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

224 syf.
4/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Tarikatlar ve dini yapılanmaların her geçen gün sayısında ilerleme görmekteyiz. Sayı arttıkça da doğal olarak içeride pek çok bozulmalar yaşanıyor. Nitekim günümüzde tarikatlar, genel amacından uzaklaşarak siyasi çıkarlara alet edilebiliyor. Bununla birlikte ticari şirketlere dönüştürülüp bu yapılanmaları kâr ve sermaye unsuru olarak görenler de mevcut. Kan dökmeyi temel düşüncesi haline getiren yapılanmalar olduğu gibi tamamen rehavete kapılan birçok gruptan da bahsetmek pek tabii mümkündür. Bu kitapta da yukarıda bahsettiğim hastalıklı türlerin en sefih ve en rezil olanlarından bir tanesi konu alınmış. Halk arasında "Uğur Hoca" olarak bilinen "Badeci Şeyh" diye nitelendirilen Bursa Kırklari dergahının başında bulunan ismin yani Uğur Korunmaz'ın çevresindekilere cinsel istismarda bulunmasını ve bunu da -söylemekten dahi çekiniyorum- bir tür ibadet olarak görmesi mevzu bahis. Kitabı okurken devam etmekte çok zorlandım. Özellikle kişilerin ifadelerini okudukça yok artık dedim bu kadar da olmaz. Kimi zaman midem kaldırmadı kimi zaman ise kaşlarım çatıldı. Doğrusu önce kitap ile ilgili herhangi bir yazı paylaşmayı doğru bulmadım. Zira bütün bunlar din kisvesi altında meydana geldiği için hassas bir noktada yer almakta. Ancak bu tür mevzuların üstü kapanınca açığa vurulduğundan daha çok tahribatı olduğu sonucuna varınca da sessizliğimi bozmaya karar verdim. Yine de fazla detaya girmeden tamamen yüzeysel bir paylaşım olacağını da şimdiden belirteyim. Zira her detay farklı yorumlamaları da beraberinde getireceği için ifadelerimin yanlış anlaşılmalara neden olmasını istemiyorum. Kitapta bahsi geçen Uğur Korunmaz, kendisini Pir olarak ilan etmekte. Pirlik makamı tasavvuftaki en üst mertebedir. Fakat kitapta bazı yerlerde kendisinin sadece bir vekil olduğunu iddia ediyor. Bu çelişki bile aslında bir kafa karışıklığı oluştururken olayın içine doğru biraz daha girdiğimizde perdeler aralanmış oluyor. Bu isim dergahına gelen kimselere kadın erkek ve çocuk farketmeksizin herkesin badelenmesi gerektiğini ifade ediyor. Badelenme durumu ise hocayla cinsel ilişkiye girmekten ibaret. Bu cinsel ilişki neticesiyle hoca kendisi cennete giderken! kendisine tabi olup cinsel ilişkiye girenleri de cennete gönderiyormuş. Bu uygulamayı da meşrulaştırmak için peygamberimize ve dinimize bizzat iftira atmaktan da asla haya duymuyor. Ama işin ironik kısmı bu safsatalara inanan pek çok kimsenin oluşu ve kendi rızalarıyla bahsedilen uygulamayı bizzat kabul etmelerinde. Hoca kendi düşüncelerini kabul ettirmek için Kur'an'dan bazı ayetlerin meallerini müritlerine okuyormuş. Oysa bu mealleri orada bulunan onlarca kişi nedense bir defa merak edip de Türkçe mealini okumamış hoca diyorsa doğrudur diyerek sorgulamadan kabul etmişler. Bahsedilen ayetler ise El Mürselat Suresi ilk ayetleri mealinde 'Yemin olsun Allah'ın gönderdikleri görevlilere' ve Yunus Suresi 64. Ayette 'Benim evliyalarıma ve razı olduklarıma korku yoktur, korumam altındadır' şeklinde bildirilmiştir. Oysa değil bu ayetlerde Kur'an'ın hiçbir ayetinde bu şekilde bir ifadeye rastlamanız mümkün değildir. Asıl mealini ise paylaşmıyorum. Merak edip ayrıca bakmanızı temenni ediyorum. Şeyhlik makamını peygamberlik makamıyla eşdeğer olarak kabul eden her düşünce hastalıklıdır. Vahiy aldığını iddia eden kerametler yaratan uçan kaçan evliyaları saymıyorum bile. Bu tür hastalıklı düşüncelerin taraftar bulması ise sorgulamadan bir yaşam sürmenin getirisidir. Eskilerden bize öğretilenlerden bazı ilkeler vardır. Mesela dini konuları hiçbir şekilde sorgulamamak gerek. Bunları bilen kimselerin dediğine karşı çıkmadan kabul etmek gerek. Nitekim onlar keramet sahibi kimseler! Karşı çıkarsan taşa bile çevirirler! Bir de Anadolu'da büyüklere saygı sonsuzdur. Hem yaşça büyük hem statü olarak yüksek mevkili kimselerin söylediği sözleri eleştirmek edepsizlik olarak karşılanır. Büyüktür ya vardır bir bildiği denir. Bunun dışında meşhur da bir söz vardır. Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır derler. Bu nedenle bir şeyhe tabi olmazsan toplumsal yaşamda dışlanmış olursun hatta kafir bile ilan edilebilirsin. Bu düşünceler elbette her kesim için geçerli değil. Kitabın yazarı tarikatların tamamını eleştiriye tabi tutarak hepsini reddeden bir tutum sergilemiş. Ben bu cesareti gösteremem. Ayrıca ahlaki davranışların kazanılmasında cemaat ve tarikatların önemli bir faydası olduğu gerçeğini de kabul ederim. Burada benim eleştirdiğim husus şeyhlik, evliyalık, dedelik gibi gibi yapılara karşı bakış açımızdaki tutumlarımızdır. İnsan aklı doğruyu ve yanlışı ayırt edebilecek bir potansiyele sahiptir. Bu tıpkı bir kimsenin kendi imkanlarıyla okuma yazmayı öğrenmesine benzer. Hangi harfin A hangisinin B olduğunu aklıyla kavrayabilir ve bunu okuma ve yazmasında kullanabilir. Ancak temel ilkokul bilgilerinin ötesindeki bilgileri kendi başına elde etmesi zorlanır. İmkansız değildir ama bu zorluklarda bir eğiticiden destek almak yolu kolaylaştırır. Burada hemen şunu belirtmeliyim ki akıl ile usul bilgisi elde edilmiş olur. Temelsiz yapılan bir evden hayır gelmeyeceği gibi usulsüz bilgiden de hayır gelmesi mümkün değildir. Hastalıklı düşünceler de işte tam burada ortaya çıkıyor. Bu dünya anlatılmadan metafizik alem bahsediliyor. Doğasal olayları nedensellik bağlamında anlatmak yerine Yaratıcının ya da evliyaların bir uyarısı yahut mükafatı şeklinde değerlendiriliyor. Fakat sağlam bir temel oluşturulursa hangi tuğlanın kırık olduğu rahat bir şekilde ortaya konulabilir. Sonuç olarak bana göre kişi pekala kendinin şeyhi de olabilir. İçinden çıkamadığı hususlarda bir şeyhten de yardım alabilir. Bu hoca-talebe ilişkisi şeklinde olduğu zaman bir sorun teşkil etmez. Ancak gassalın önünde meyyit gibi sorgusuz sualsiz tam bir teslimiyetin bizi doğru yola götüreceği şüphelidir. Zira Kur'an, Allah akletmeyenleri pislik içinde bırakır demektedir. Peygamberimiz ise ilim Çin'de de olsa alınız buyurmaktadır. Bizler bu iki ifadeyi gözardı ettiğimiz sürece hüküm kendindeymiş gibi, kendini Tanrı'nın yeryüzündeki temsilcisi olarak gösteren pek çok kişi varlığını sürdürmeye ve sayısız taraftar toplamaya devam edecektir. Bu nedenle önce okumalı, sorgulamalı ve akletmeyi esas kılmalıyız. Akıl ve kalp bütünlüğü ile içi dışı bir kimselerden olabilmeyi Rabbim bizlere nasip etsin ...
Badeci Şeyh'in Sır Odası
Badeci Şeyh'in Sır OdasıTimur Soykan · Kırmızı Kedi Yayınları · 2019592 okunma
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.