Gönderi

Amin kelimesi Mısır Tanrı'sı Amon 'dan mı geliyor?
Amin kelimesinin kökeninin Mısır pagan Tanrı’sı Amon ile benzediğini ve dolaysıyla Amon kelimesinin önce Amen olarak Yahudilere ve oradan Hristiyanlara oradan da Müslümanlara geçmiş olduğunu iddia ediyorlar. Amen kelimesi hem Yahudilerin kutsal kitabı olan Tanah’ta hem de Hristiyanların kutsal kitabı İncil’de çokça geçer. Fakat Kuran’da geçmez. Bunun yerine peygamberimizin Amin kelimesini söylediği ve özellikle namazlarda Fatiha’nın peşine söylediğine ve Müslümanlara söylettirdiğine dair rivayetler vardır. İncil’de Amin kelimesi Amin kelimesi İncil’de Hz. İsa’nın bir sıfatı olarak, bir lakabı olarak sadık ve gerçek yani emin anlamında bir kere geçmektedir. Vahiy 3:14: “Laodikya'daki kilisenin meleğine yaz. Amen, sadık ve gerçek tanık, Tanrı yaratılışının kaynağı şöyle diyor;” Amen sözcüğü burada Hz. İsa için bir lakap olarak kullanılmış. Amen kelimesinin tanımı sadık ve emin demektir. Cümlede de zaten Amen kelimesinin anlamı “sadık ve gerçek tanık” olarak açıklanmış. Şimdi dikkat edin ki aynı sıfat Hz. Muhammed için de kullanılıyordu, hatta en bilinen sıfatlarından biridir; Yani Muhammed-ül Emin denirdi ve aynı manaya gelirdi, doğru sadık, güvenilir Muhammed demekti. Smith[1] İsa’nın lakabı olan Amen kelimesinin güvenilir demek olduğunu kitabında uzun uzadıya açıklıyor. Tevrat’ta Amin kelimesi İbranice bir kelime olan Emuna kelimesi ise güvenilir demek ve Tevrat’ta tam kırk dokuz defa geçiyor.[2] Bunlardan yirmi dördü Allah’ın bir sıfatı olarak kullanılır, anlamı güvenilir (Emin) demektir. Aynı şekilde Tevrat’ta Allah için ’emet kelimesi de kullanılır ki bu kelime de yine ’amen kelimesinin bir türevidir ve aynı şekilde güvenilir emin olan Allah demektir. [2] Yine Tevrat’ta Allah için ēlōhê ʼāmēn kelimesi kullanılır. Anlamı ise “Amen’in Allah’ı” veya  “Emin’in Allah’ı” veya “Emin Allah” demektir [3], İngilizce çevirilerde de genelde Emin (doğru, sadık) Tanrı (the God of truth) olarak çevrilmiştir (Yeşaya 65:16 TNK).[2] Yeşaya 65:16: Öyle ki, ülkede kim bereket istese Sadık (Emin) Tanrı'dan[a] isteyecek; Ülkede kim ant içse, Emin (doğru) Tanrı üzerine ant içecek. Çünkü geçmiş sıkıntılar unutulup Gözümden saklanacak.” Amen-Amin kelimesi Tevrat ve İncil’de duaları tasdik etmek için söylenir Amen kelimesi ayrıca Tevrat ve İncil’de yapılan duaların peşine “evet doğru söyledin, biz de katılıyoruz” anlamlarında kullanılmıştır. Yasa'nın Tekrarı 27: 18-19: “‘Kör olanı yoldan saptırana lanet olsun!’ “Bütün halk, ‘Amen!’ diyecek. Yabancıya, öksüze, dul kadına haksızlık edene lanet olsun! Bütün halk, ‘Amen!’ diyecek.” Kısaca Amin kelimesi Arapça ve İbranice gibi dillerde ortak olarak bulunan A-M-N köklerinden türeyen kelimelerin ortak anlamı “Doğru olmak, emin olmak, güvenilir olmak, doğru konuşmak, doğruluğunu tasdik etmek” anlamlarındadır. Amen veya Amin olarak duaların sonunda tekrar edilmesi ise “Doğru söyledin; Evet bizde buna katılırız) anlamına gelir. Bu nedenlerden dolayı İbraniler’in ve Müslümanların söylediği Amin-Amen kelimesi zaten kökleri Sami dillerinde olan bir kelimedir. Bu kelimeyi İbraniler Mısır’dan getirdi denilemez çünkü bu kelime Arapça’da da olan bir kelimedir ve çok sayıda türevleri vardır. Üstelik bu kelimenin Hindu-Budist dualarının sonunda da söylendiği söyleniyor. Yani kelime Mısır'dan çıkmış bir kelime olamaz. Araplar A-M-N kökünden gelen Emin, emniyet, emanet, Amine gibi sözcükleri zaten güvenilir olmak, doğru olmak, doğru söylemek anlamlarında İslam’dan öncede kullanıyorlardı. Hatta Peygamberin lakabı bile Emin ve annesinin ismi ise Amine’dir. Bu kelimenin Mısır pagan Tanrı’sı Amon’dan geldiğini iddia edenler ise sadece kelimenin fonetik benzerliğinden hareketle bu iddiayı ileri atmışlardır. Ama bu iddia temelsiz bir iddiadır ve kelimenin farklı çekimlerle kullanışı zaten İbranice ve Arapça gibi Sami dillerinde çokça vardır. Amin kelimesi tevhit dininde olan bir gelenektir, “doğru söyledin, ben de tasdik ediyorum” anlamlarında duaların peşine söylenir. Referanslar Smith, Brandon, “The Identification of Jesus with YHWH in the Book of Revelation: A Brief Sketch.” Criswell Theological Review 14 (2016): 67-84. claudemariottini.com/2019/04/15/yahw.... Blenkinsopp, Joseph, “The ‘Servant of the Lord’ in Third Isaiah: Profile of a Pietistic Group in the Persian Period.” Pages 392-412. In The Place Is Too Small for Us: The Israelite Prophets in Recent Scholarship. Edited by Robert P. Gordon. Winona Lake: Eisenbrauns, 1995.
··1 alıntı·
307 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.