Gönderi

200 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Bu güzel eseri eminim siz de Sabahattin Ali'nin büyük yeteneğinden değil, ziyadesiyle kitap okuma alışkanlığı olmadığı halde popüler bir edebi eseri okuyarak ya da okuyor görünerek entelektüel bir havası varmış gibi twitter'dan yarısı içilmiş bir fincan kahveyle birlikte çalışma masasına konulmuş kitap kapağından tanıyorsunuzdur. Ne yalan söyleyeyim bu eseri ben de kitapçıların çok satanlar raflarında ve twitter hesaplarında gereksiz bir takım tanıdıklarımın içilmiş kahveli saçma kapak resimlerinden gördüm. Artık bir noktadan sonra bu kitabı okumanın farz olduğu düşüncesi hasıl olunca ben de giriştim okumaya... Bu eseri okuduktan sonra cehaletini benim gibi açıkça ifade edenlerin sayısı nedir bilmiyorum ama ben de okumadan önce Madonna deyince bugün hala k.çının kılı ağırmış olan Amerikan popçusunu aklıma getirdiğimi ve Sabahattin Ali'nin nasıl bir hikaye kurgulamış olabileceğini bu minvalde hesaplamaya çalıştığımı itiraf etmeliyim. Tabi ki sonradan gördüm ki aslında Madonna demek, Hz. Meryem ve Hz. İsa'nın birlikte tasvir edildikleri resimlere verilen isimmiş. Yani Amerikalı popçu bozması kadınla bir alakası yokmuş. Eğer bana gülüyorsanız hiç gülmeyin. Sabahattin Ali 1948'de ölmüş, Madonna da 1958'de doğmuş. Az daha zorlasa kadın neredeyse Sabahattinn Ali döneminde ilk albümünü çıkaracakmış. Dönemler o kadar uzak değil... Neyse işin geyik boyutunu bir kenara koyarsak kitap ilk başlarda benim üzerimde son derece şok edici bir etki yaratarak hızla beni kuşattı. Rasim Bey oldukça sade olmasına rağmen ilgi çekici bir karakterdi. Ancak beni kendisine çektiğini söyleyemem. Fakat Raif Bey, en azından çektiği acıların önemli bir kısmı neredeyse kendi hayat hikayemi okuyormuş hissini tatmama sebep olarak beni adeta şok etti. Eminim siz de kendi hayatınızın neredeyse yüz yıl önce yazılmış olduğunu görseydiniz siz de kendinizden geçerdiniz. Bir yere kadar kendi hayatımla büyük benzerlik gördüğüm Raif efendinin hayatının belli bir noktadan sonraki kısmı hiç şüphesiz 80lerde çekilen hard core dram seviyesine varmış. Yani önce araba çarpmış, sonra yaralıyken tecavüze uğramış, sonra da vergi borcundan cezaevine düşmüş bir adamın üzerine meteor düşerek can vermesini konu alan Yeşilçam senaryosunu andıran bir miktar abartılı ancak etkileyici senaryo sizi bir noktaya kadar derinden etkiliyor. Son kısımlarda ise etki bir miktar kırılıyor. Burada şunu da eklemek gerekli. Kitabın özellikle son kısımlarında etkinin azalması, senaryonun da bir miktar abartılı gibi gelmesinin asıl nedeni, Yeşilçam'ın benzer konuları işleyen binlerce film çekmiş olması, bu filmlerde de eşşeğin kulağına suyu kaçırmaktan hiç çekinmemiş olmasıdır. Oysa Sabahattin Ali, bu abartılı filmlerden tek birini dahi göremeden hayata gözlerini yummuştu. Dolayısıyla bu etkinin Sabahattin Ali ile değil, 80'lerde sinemada iyi gişe yapıyor diye benzer minvalde çekilmiş ve 90lar boyunca her Allahın günü gece gündüz televizyonlarda yayınlanmış olması ile alakalı olduğunu vurgulamak istiyorum. Sözün özü kitap size Yeşilçam filmlerinden tanıdık gelecek ve son derece etkileyici diliyle sizi kendisine kısa sürede bağlayacaktır. Geçmişte bir yolculuk yapmak ve duygularınızı harekete geçirerek buğulu hülyalara dalmak istiyorsanız bu güzel eser tam size göre... Şimdiden iyi okumalar. NOT: Okusanız bile bu kitabı bir masanın üzerine koyup yanına da kahve fincanı koyup twitterdan paylaşma işini bırakın lütfen. Artık kabak tadı verdi.
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Kırmızı Kedi Yayınları · 2019316.5k okunma
·
10 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.