Gönderi

144 syf.
·
Puan vermedi
·
30 günde okudu
1952 Mısır Devrimi döneminde tasfiye edilen üst düzey bir bürokratın(İsa'nın) hayatı anlatılıyor. Devrimden önce yüksek makama sahip olan İsa devrimin getirdikleri ile emekli edilerek görevine son veriliyor. Emekli edilmesinin sebebi zamanında İsa'nın hediye kabul etmiş olmasıdır. Aslında herkesin hediye kabul ettiği bir zamanda İsa'nın rüşvetinin göze batmasının sebebi, siyasi bir kimliğe sahip olmasından kaynaklanıyor. Kitabı okurken İsa'ya iki taraftan da bakıyorsunuz aslında. Ben hem yargıladım hem de kendimi onun yerine koydum. Ama şunu anladım ki onun partisinin iktidarda olduğu dönemde şaşalı hayatı deniz köpüğü gibi taşınıp giden batıl gibiydi. İsa'nın parası, itibarı, makamı, aşkı hepsi birer birer gitti. İsa'nın üst düzey bir görevden atılması psikolojik olarak hayatının her alanını kötü etkilemiştir ama bunu toparlayamaz mıydı? Ya da işini yaparken yargıladığı adamları suçsuz olduklarını bile bile tutuklamaları bu devrim gerçekleşmesi gerektiğini göstermiyor muydu? Arkadaşıyla bir konuşmasında şöyle diyordu arkadaşı İsa'ya; "Bakanlıktan her gün gece yarısından önce çıkmayan İsa nerede?" Eğer sana karşı yapılan bir haksızlık varsa ortada İsa "Kendini o kadar iyi yetiştir ki; senin aleyhine hak ihlali yapacak kişi ortaya çıkacak korkusuna kapılsın. Hakkını korumanın en iyi yolu; kendinin en üst versiyonu olabilmektedir.(Hatice Acar)" Ama İsa çok değişti kumarda ve alkolde teselli aramaya başladı. Onun için her şey çok anlamsızlaştı. Bir taraftan devrimin çok güzel şeyler yaptığını düşünürken diğer taraftanda devrim yüzünden bu hale geldiği için öfkeli. Aslında kitabı okurken yaşadığım ikilem gibiydi İsa'nın ikilemi de. İsa'nın devrim kurbanı olmasının sebebi neydi? Bir siyasi partiye yakın olması mıydı? Şimdi başka bir ikilem siyasi bir partiye yakın olmak mı olmamak mı? (iyi-kötü, kazançlı-kazançsız...) Bir de yazar üzerine bir inceleme yapayım Necib Mahfuz nobel ödülünü alan ilk ve tek Müslüman Arap yazar. Al Ahram gazetesinde yazar olan Necib mahfuz 1988 nobel edebiyat ödülünü alınca gazete şöyle bir başlık atar; nobel Necib Mahfuz'u kazandı. Vay be ne cümle ama. Burada magazinsel olaylara biraz gireyim :)) Yazar Kahireden nobel ödülünü almak için bile ayrılmamış. Ve Said Zaglül hayranı. Ayrıca Kahire'de bıçaklanmış. Şimdi bir Doğulu nobel alınca şahsen biraz önyargılı yaklaşıyorum. "Acaba hangi siyasi söylemi veya Batı'nın hoşuna gidecek bir şey söyledin de nobeli aldın"diye. Ama arkadaşlar nobel alanlar öyle sıradan birileri değil ki. Yani şey diye düşünmeyin siyasi söyleminden dolayı aldı falan. Öyle bir şey yok adam zaten edebiyata farklı bir bakış getirmez ise alamaz. Çok iyi gözlemci ve yazar bunu bir de birkaç siyasi söylemle destekleyince nobel alması kaçınılmaz olmuş. Necib Mahfuz'un farklı düşünceleri de yok değil tabii. Ne diyorduk birinin görüşlerine katılmayabilirsiniz ama kitapları güzeldir. Yani bu noktada tefrik etmek gerekir.
Güz Yılgınlığı
Güz YılgınlığıNecib Mahfuz · Kuraldışı · 201329 okunma
·1 alıntı·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.