Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

56 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 saatte okudu
Anneme aşık oldum, babam kapı dışarı!
Freud’un ünlü Oidipus karmaşasına veren Oidipusla nihayet tanıştık. Elbette çok duydunuz çok yerden okudunuz. Ne diyordu Freud; çocuğumuz öyle bir yaşa gelir ki karşı cins ebeveynine duyduğu büyük sevgi sonucunda aynı cins ebeveynini saf dışı etmeye çalışır. Bunun için çeşitli durumlar sergiler, krizler geçirir. En nihayetinde süreci iyi yöneten ebeveynleri sayesinde bu kompleksi başarıyla atlatır. (şimdi burada bu durumu korkunç saçma vs. bulanlarınız olabilir ama annesinin saçını çekip babasına yapışan bebekleri gördüğünüz videoları düşünün işte bu o dönem :) ) Çevirmenin notuyla ünlü Oidipus için şöyle bir cümle kurulmuş. ‘’en sonunda psikanaliz meraklılarının eline düşmüştür.’’ Yanlı mı? , Sophokles’in hak savunucusu mu?, sitemli mi? Yorumsuz. (Ama bu karmaşaya aşırı yakışıyor, zira bence Freud yeni Oidipusların doğmasını bile engellemiş olabilir:) ) Sophokles yazdığı tragedyalarla tragedya dünyasına bambaşka bir ses getirmiştir. Sonunun çok net bilindiği böylesi bir konuyu yeniden ele aldığında bile değişmeyeceğini bilerek aynı his ve heyecanla okumak/ izlemek bu işte nasıl da usta olduğunu göstermektedir. (gözümde Godot’yu Beklemek ile aynı yerlerde) Tanrı Apollon, günümüzün güneşi olarak nitelendirebileceğimiz bir görev görür mitolojide. Her yeri görür, aydınlatır, her şeyi bilir ve yaşamın temel kaynağıdır. Doğmamışların kaderinin biçimlendirilmesi gibi bir misyonu da vardır. Tanrı Apollon’u kehanetleri gün yüzüne çıkarken Oidipus’u kendine kurban seçmesiyle başlar her şey. Her kişi yazılan kaderinin de bir çeşit kurbanı mıdır? Değiştirilemez kaderine başkaldırır, aslında başkaldırısı bile kaderin çarkının yalnızca bir dişidir. Oidipus’un öz babasını öldürüp annesiyle evleneceğini öğrenir öğrenmez önce terkedilmiş bir bebek olarak yazgısını yeniden yazma deneyimi elde eder sonra başkalarını öz anne babası olarak bilirken ikinci kez kehanetleriyle rahat bırakmayan Apollon’a karşı kaderini eline almak ister. İşte kader çarkının ilkinde bozulan dişlisi Oidipus gerçeği öğrenip harekete geçtiğinde yeniden şekillenir ve kehanet gerçekleşir. Oidipus’un cezası ona kral olma ödülüyle gelir. Thebai şehrine girişinde kaderi yüzüne güler ve bir canavar tarafından sorulan bilmeceyi bilerek kral olur. Bazen ödül diye verildi sanılanın en büyük ceza olması durumunu yaşarız. Hayatta başımıza kral tacı olarak takılmasa da ödüller bazen böyle kolay bulur bizi. Oidipus kehanetleri unutur. Aslolan tehlikeyi atlattığını düşünür. Kaderini yenmiştir. Mümkün mü? Kaderciliğe trajik bir bakış açısı sunar Oidipus. İyi ve kötü olma durumu üzerine düşündürür. Gerçeğin apaçık ortada olma halini unutturur. Sorgulatır. Basite indirgenmiş hayatlarımızda değiştiremeyeceğimiz şeylerin kabulü üzerine dikkat çeker. Konu ilginçtir. Çok kişiye ilham olmuştur. Çok fazla yeniden doğmuştur. Kadercilik anlayışı hala gündem olabildiğine göre Sophokles daha çok tam gaz okunur. İkinci kitapla Oidipus’un kaderinin perdesini aralamaya devam edeceğim. Bakalım kara bahtı ödül mü yoksa gerçek bir ceza mı? Çok güzel çok, okunsun Kitap üzerine: İş Bankası Kültür Yayınlarından Bedrettin Tuncel çevirini okudum. Giriş kısmını sonsöz olarak koymasını tercih ederdim. Zira tüm detayları önceden öğrenmek istemezdim. Bu çeviriyi okuyacaklar için özellikle II. Bölüm’ü sonra okumalarını tavsiye ederim. Teknik kısımların anlatımından sonra konuyu detaylıca anlatmasına bu ufak bir eleştiri olsun.
Kral Oidipus
Kral OidipusSophokles · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20198,8bin okunma
··
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.