Dünyanın Rengine KanmaYaşam ve ölümün o ince çizgisini çok iyi anlayacaksınız.
İvan İlyiç, ailesinin gözde çocuğu, efendiliğinden ödün vermeyen başarılı bir çocuktur. İlyiç memuriyet hayatıyla başladığı kariyerine yüksek rütbeli yargıçlığa yükselerek devam eder, ta ki hastalanıncaya dek.
Evlilik gibi bir düşüncesi bile yokken o da çoğu insanın yaptığını yapar, kendine uygun olduğu için ve etkilendiğini düşündüğü için ani bir kararla evlenir. Karısı ile çocuklarının da olmasıyla sürekli tartışma halindedirler. Eski huzuru bir türlü yakalayamazlar ama hayatını hep ” başkalarının ne diyeceği, başkalarından nasıl takdir göreceği ” düşüncesiyle yaşadığı için evliliğine devam eder.
Geçirdiği ufak bir kaza sonucu aldığı darbeyi önemsemez fakat gittikçe artan ağrılar onu yavaş yavaş sona götürecektir. Hastalığı artar, bir anda hiç düşünmediği ölümü düşünmeye ve beklemeye başlar.
İvan İlyiç’in her geçen gün ölüme yaklaşırken çevresindekilerin duyarsız tavırları onu daha da çok yıpratır. Özellikle eşinin normal hayatına devam etmesi ve daha ölmeden arkadaşlarının makam ve koltuk kavgalarına tutuşmaları İlyiç’e çok acı verir.
İvan bu durumun bir başkasının değil de kendi başına gelmesini adaletsiz bulur ve sebebini sorgulamaya başlar. Tanrıyla, çevresiyle, kendisiyle bir hesaplaşmaya girişir, ölümü irdeler.
-“Ölüm nerede? Ne ölümü? Korku diye bir şey yoktu. Ölüm yoktu ki korku olsun!”
- “Ölüm bitti.”dedi kendi kendine. “ Artık yok!”
Ve derin bir nefes almak ister ama nefesi veremeden hayatı sona erer.
Hayatı gerektiği gibi, bilinçli olarak dolu dolu yaşaması dileğiyle...
Keyifli okumalar diliyorum.