Gönderi

160 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 days
Feminist hareketin öncüsü Virginia Woolf hemen hemen tüm dünyaya hakim olan ataerkil toplum yapısının görüldüğü bir ülke olan İngiltere’ de dünyaya geldi. Ve eline kağıt kalem alabildiği ilk günden bu yana cinsiyetçiliği bitirebilmek için savaşlar verdi. Kadınların çocuk doğurmak ve ev işlerine bakmak gibi görevlerinin dışında bir erkeğin sahip olduğu tüm vasıflara ulaşabileceğini göstermek için büyük uğraşlar verdi ve bugün aradan neredeyse bir asır geçmesine rağmen mücadelesi başka kadınlar tarafından hâlâ devam ettirilmekte. Virginia erkeklerle kadınlar arasındaki biyolojik farklılıkların kadınlara getirmiş olduğu tüm olumsuzluklara karşı çıktı ve bu ataerkil toplum yapısında, sesini bir yazar ve bir kadın olarak duyurabilmek için elinden gelen her şeyi yaptı. Virginia’ nın “Kendine Ait Bir Oda” kitabı bugün tüm dünyada feminist hareketin öncü klasiği olarak kabul ediliyor. Kapısını kadınlara yeni yeni aralamaya başlayan Cambridge Üniversitesi’ nde kızlara hitaben yaptığı konuşması bu kitaba kaynak oluşturuyor. Kitabın teması: “Kadın ve Edebiyat”. Ve bu kitap erkeklerin sıkça kadınlara sorduğu bir sorunun cevabını oluşturuyor: “Bizler kadar düşünme yeteneğiniz olduğunu ileri sürüyorsunuz. Madem öyle neden Shakespeare gibi bir deha çıkaramadınız ?” Virginia bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Shakespeare’ in protesto etmek, öğüt vermek, bir zararı bildirmek, eski bir olayın intikamını almak, dünyanın bir zorluk ya da sıkıntıya şahitlik etmesini sağlamak için duyduğu arzu içinden atılmış ve tükenmişti. Bu nedenle şiiri içinden engelsiz ve özgürce akar. Eğer bugüne dek parlak, engelsiz bir zihin var olduysa bu Shakespeare’ nin zihnidir.” Yüzyıllardan beri süregelen eril toplum yapısının kadını ikinci sınıfa atan cinsiyetçi tutumu dolayısıyla kadınların yazmak, okumak ve öğrenmek gibi olanaklara ulaşması imkansız kılındığı için kadınlar yazmak ve içlerindeki dehayı ortaya çıkarabilmek fırsatını tam olarak hiç bir zaman elde edemediler. Bu yüzden Virginia: “Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın erkekler ne der diye düşünmeden yazın!” diye seslendi tüm kurmaca yazmak isteyen kadınlara. ... Virginia kitabında kadınların temel haklardan neden yoksun bırakıldığına dair tespitlerde de bulundu. Bunlardan bir tanesi “Kadın ve Fakirlik” başlığı altında derlediği yazılarıdır. “Profesörler, okul müdürleri, sosyologlar, vaizler, romancılar, deneme yazarları, gazeteciler, kadın olmamaktan başka hiçbir vasfı bulunmayan erkekler, benim tek ve basit sorumu(Neden bazı kadınlar fakir?) çılgınca akıntının ortasına atlayıp sürüklenene kadar kovalamışlardı?” (Burada alıntının bir kısmını ele aldım.) “Bazı kadınlar neden fakirdir? Daha vicdanlı...Beynin küçük hacmi...Çocukları seven...Daha zayıf kaslı...” Bunlardan hangisi asıl sebep olabilirdi? ... Virginia, bir çoğumuzun tanıdığı ve bildiği bütün büyük devlet adamlarının, yazarların, sosyologların ve bilim adamlarının alenen kadınlara hakaret sayılabilecek açıklamalarına da kitabında yer verdi, esasen hepimizde saygı uyandıran ve fikirlerini benimsediğimiz bu kişilerin “kadınlar” hakkındaki düşünceleri, bir kadın olarak benim de üzerimde sarsıcı bir tesir bıraktı. Pope:”Çoğu kadının hiçbir karakteri yoktur.” Napolyon: “Kadınlar yetersiz ve eksiktir.” ...gibi ve ne yazık ki daha niceleri. Virginia’ nın düşüncelerini bir alıntıyla özetleyecek olursak: “Gerçekte kadın, erkekler tarafından yazılan kurmaca dışında var olmasaydı insan onu son derece büyük öneme sahip biri olarak hayal ederdi. Fakat aslında kadın eve kapatılmış, dövülmüş ve tartaklanmıştı.” ... Ne yazık ki bu yüzyılda bile biz kadınlar hâlâ bu durumla savaş içerisindeyiz ve toplumsal alanda var olabilme mücadelemiz devam ediyor. Biz kadınlar, erkeklerin bizlere biçmiş olduğu toplumsal rollere öylesine bürünmek zorunda bırakılmışız ki, eşit olduğumuza inandığımız olmamız bu zamanlarda bile üzerimize yapışan bu prangayı sıyırıp atamıyoruz ve yüz yıl sonra bile anlıyoruz ki cinsiyetçilik sona ermemiş, sadece şekil değiştirmiş. Bırakın herkes kendi değer yargılarına göre yaşamını sürdürsün. Herkes istediği kişi olsun, istediği şeyi yapsın. Toplumun yüklemiş olduğu cinsiyet rollerinden ve özellikle kadınlara dayatılan namus baskısından bir gün arınabilmek dileğiyle, incelememe Virginia’ nın şu sözleriyle son veriyorum: “Kadınları korumaktan vazgeçmeniz lazım, onları farklı işler ve farklı uğraşlarla baş başa bırakın; izin verin asker olsunlar, denizci olsunlar, otomobil sürsünler, liman işçisi olsunlar. Kadınlık korunmaya muhtaç bir varoluş olmaktan çıkınca ‘her şey’olabilir.”
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf · İndigo Kitap · 201738.5k okunma
·
21 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.