Gönderi

556 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Emile Zola -Germinal, 1885
rastgeleerisimlibellek.blogspot.com/2020/11/germina... Hayatı boyunca çalıştığı yerlerde direnişçi bir profil çizmesine rağmen çok az hakkını arayan işçi bir babanın kızıyım. Bir polise, sırf rütbesinden ötürü beklediği o imtiyazı sağlamadığı için, depremden sonra tutunduğu o işten istifa etti mesela. Öğle yemeği saatini kısaltsak, hızlı yeseniz, işler bekliyor, diyen patrona; yemeğe oturursun yersin ve kalkarsın, bu zaman nasıl ve ne kadar kısalır bile demeden, altı mı sekiz mi yıl, yemek yemedi orada. Büsküvi yedi koca adam kendi parasıyla. Haksız sonuçlandı hepsi. -bana da hep kızdı, hak mı, savunulacak hak yoktu. Zola'nın Germinal'i yine yeniden işte, tıpkı o ilk gençliğimde savaştığım her şey gibi kafama düştü tuğla misali. Hayatı boyunca işçiydi benim babam. Ama babam inanılmaz güzel pide yapar. Babam marangozdur, mobilya tasarlar, planlar, şekle sokar. Elektrikten, tamirden, hesap-kitaptan, her şeyden anlar. Ama asla yeteneğine, zekasına ya da yapmak istediği şeye göre iş yapamadı babam. Neyi sevdiğini, ne yapmak istediğini hiç söylemedi. Çünkü mecburdu olagelene. Bilmediğiniz bi şehirde anne ve babanız yokken, on üç yaşında başka bir seçeneğiniz olmadığı için ayakkabı boyuyorsanız razı olmak zorundasınız. Emile Zola'nın 1880'lerde yazdığı şu romanın 93' yılı filmini de izledik akşam.  Mevzu işçi edebiyatı evet, maden işçilerinin gerçek ve haklı grevi konu. Filmle de birlikte toparlanıp gitti içimden direnme güdüsü.  -neye, kime direnilir. Fransız ihtilalinden sonraki yüz yıl diyor kitapta Zola. "devrim emekçinin yoksulluğunu arttırmaktan başka bir işe yaramıştı, 1789'dan sonra, bu güne denk parsayı toplayan hep kentsoylu sınıf olmuştu, hem de öyle bir aç gözlükle ki, zavallı işçiye sıyırmak üzere taban dibi bile kalmıyordu. Gören Tanrı aşkına söylesindi! Emekçiler yüz yıldır hızla artan zenginlik ve rahatlıktan paylarını alabilmişler miydi? Hadi bakalım, özgürsünüz artık diyerek bir köşeye atmışlardı zavallıları: Evet açlıktan ölme özgürlüğüne sahiptirler, onlar da bol bol kullanıyorlardı bu özgürlüğü. Seçildikten sonra gidip göbeğini şişiren,yoksulları eski papucundan bile az düşünen ensesi kalınlara oy vermek kimsenin karnını doyurmuyordu." (Syf:148) Fransız ihtilalinden yüz yıl sonra, madende hak arıyor bu sefer insanlar. Yüz yıl geçmiş. İşçi hâlâ hak arıyor. Zola'nın bunu yazdığının üzerinden de yüz yıl geçti bak bugün.  Koca üç yüz yıl. Değişen bir şey yok gibi? -aslında çok şey değişti.  Artık daha kalabalığız, grev yapma, hakkını arama, sesini çıkarma gibi eylemlerin karşılığı yok bugün.  -insan nüfusu fazla. İyi güle güle diyor patron, güle güle, sen gidersen yerine gelecek olan çok. Artık köleler sıraya dizildi çünkü, bakma önceden değerliydi köle dediğin, parayla satın alıyorlardı. Şimdi sıraya giriyoruz köle olmak için.  İşte üç yüz yılda hiç bişey değişmedi diyenler, değişti. Artık çok şey değişti. Suvarin, ki kitabın mihenk taşı o. Elindeki gazeteye sinirlenip şöyle der; "Marsilya'da bir şapkacının yanında çalışan, piyangodan yüz bin frank kazanan, hemen gidip bir çiftlik satın alan ve artık hiçbir iş yapmadan, sırt üstü yatarak yaşayacaklarını söyleyen şu işçilere bak hele.! Evet siz Fransız işçileri hep böyle düşünürsünüz zaten, bir hazine bulacaksınız, sonra gidip onu tam bir bencillik ve aylaklık içinde bir köşede yiyeceksiniz. Zenginlere bağırıp çağırmanız boşuna, talihin önünüze getirdiği serveti yoksullara verecek yürek yok sizde... Kendinize özgün malınız mülkünüz olduğu ve kentsoylulara duyduğunuz kin yalnızca onların yerine geçip kentsoylu olabilme hırsından geldiği sürece, mutluluğa layık değilsiniz." (Syf:420) İnsan olmak yani. Hepimizin eksik yanı. 12.Kasım.2020 rastgeleerisimlibellek.blogspot.com/2020/11/germina...
Germinal
GerminalEmile Zola · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201911k okunma
·
11 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.