Gönderi

STALİN HEP BİZİMLE OLACAK? DOSYA İslam Şeyh-Ahmedoviç Hasuhanov, 1954 yılında Kırgızistan'da doğ­du. 1973 yılından itibaren Sovyet Ordusu'nda hizmet vermeye başla­dı. Kiev Yüksek Denizcilik Politik Koleji'nden mezun oldu. 1978 yı­lından itibaren Baltık Filosu'nda ve 1989'dan itibaren de Pasifik Filo­su'nda hizmet verdi. 1991 yılında Moskova'daki Lenin Politik Askeri Akademisi'nden mezun oldu. Hasunhanov, askeri bir akademiden mezun olmuş bir denizaltı subayı olarak, Rus Donanması'nın seçkin kesiminin bir üyesi sayılıyordu. 1998 yılında, büyük bir nükleer denizaltı olan B 251'in komutan yardımcısı konumundayken, birinci sınıf kaptan rütbesiyle emekliliğine hak kazandı ve 1998 yılından itibaren Grozni'de yaşamaya başladı. Aslan Maşadov'un hükümetinde Askeri Müfettişliğin ve Maşadov'un personelinin yöneticiliğini yapıyordu. lkinci kansı ve iki oğlunun annesi olan, Maşadov'un yeğeniyle evliy­di. Hasuhanov, Birinci ve lkinci Çeçen Savaşları'nda aktif olarak yer almadı ve hiçbir zaman Federal yetkililerden kaçmadı. 20 Nisan 2002'de, Şali'nin bölge merkezinde, FGB özel birimleri tarafından 'uluslararası bir terörist' ve 'yasadışı askeri oluşumları (YAO'lar) ör­gütleyenlerden biri' olarak tutuklandı, Kuzey Osetya-Alaniya Cumhu­riyeti Yüksek Mahkemesi tarafından, on iki yıl süreyle sert bir rejimle yönetilen bir çalışma kampında tutulmaya mahkum edildi. DAVA ÖNCESl FGB'nin alıp götürdüğü bir insana ne olur? 1937'nin Çeka'sı ta­rafından, Soljenitsyn'in Çeka'sı tarafından ve Soljenitsyn'in Gu­lag'ına götürülen insanlardan söz etmiyorum; günümüzün vergi mü­kellefleri tarafından giderleri karşılanan, Çeka'nın modern hali olan bir örgüt tarafından alıp götürülen bir insana ne olur? Hiç kimsenin elinde bu konuyla ilgili kesin kanıtlar yok, ancak herkes, her zaman olduğu gibi korkuyor. Tıpkı Sovyet rejiminde olduğu gibi, buralardan çok az insan sağ olarak geri dönebiliyor. lşte, bu ender görülen örneklerden biri de lslam Hasuhanov vakasıdır. 56/17 No'lu Ceza Davası dosyasına göre, lslam Hasuhanov 27 Ni­san 2002 tarihinde, Şali'de, Mayakovski Caddesi'nde tutuklandı ve Rus Federasyonu'nun Ceza Yasası'nın 222. maddesi gereğince 'ateş­li silah bulundurmak ve taşımak'la suçlandı. Böyle bir suçlama insa­na, var olduğu ileri sürülen silahlarla ilgili kimi kanıtlar bulunduğu­nu düşündürtüyor. Gerçekte, Çeçenistan'da alışılmış olduğu şekilde, maskeli silahlı kişiler, şafak vakti Hasuhanov'un ailesiyle birlikte yaşadığı akrabaları­nın evine zorla girdiler. Hasuhanov'u, üzerine herhangi bir ateşli silah yerleştirme zahmetine bile girmeden -Hasuhanov'un ateşli silahı yok­tu- sürükleyerek götürdüler. Çeçenistan'da 'uluslararası teröristler'i araştırmak üzere faaliyet gösteren özel Federal birimler, uzun zaman­dan bu yana hiçbir şeyden dolayı sorumlu tutulmayacaklarını gayet iyi biliyorlar. Bu kez bir muhbirin verdiği bilgiyle hareket ediyorlardı ve kaderi çoktan kararlaştirılmış olan bir YAO yöneticisini götürdüklerinden şüpheleri yoktu. Nasıl olsa bu kişi sağ kalmayacak diye düşün­dükleri için, bir tabanca, bir saldırı silahı, kanıt olarak gösterilmedi. Yine de 222. madde gereğince ateş.li silah bulundurma ve taşıma suçlamasının yapılmasına izin verildi. Tahrif edilmiş olan 27 Nisan tarihi de olduğu gibi bırakıldı. Bu türden kayıp haftalar, bizim Çeçe­nistan'daki anti-terörist operasyonlarımızın karakteristik bir özelli­ğidir. Bir adam tutuklanır ve kaybolur. Hiç kimse ondan sorumlu değildir, güvenlik kuruluşlarından hiçbiri onunla ilgili bilgi sahibi olduğunu kabullenmez. Akrabaları umutsuzca nerede olduğunu bulmaya çalışırlar ancak sanki bu insan hiç var olmamıştır. Bu, istih­barat örgütlerinin o kişiden ihtiyaç duydukları her şeyi dayak yoluy­la elde ettikleri zaman aralığıdır. Hasuhanov 20 ile 27 Nisan arasındaki döneme ilişkin olarak çok az şey hatırlayabiliyor. Dayak, iğne, daha çok dayak, daha çok iğne. Bunun dışında bir şey hatırlamıyor. Bu korkunç haftanın on gün sonrasında yapılan duruşmanın tutanaklarında Hasuhanov şunları söylüyor: "llk yedi gün boyunca, Şali'deki, dayağa maruz kaldığım FGB binasında tutuldum. Bu sırada kaburga kemiklerimde on dört kırık, böbreğimde zedelenme meydana geldi." Hasuhanov'dan aldığı yaralar sonucunda ölmeden önce ne elde etmeye çalıştılar? Ondan kendilerini Maşadov'a götürmesini istedi­ler. Bunu yaptıktan sonra ölebilirdi. Sorun şuydu ki, Hasuhanov on­ları Maşadov'a götürmedi ve bir denizaltı subayının sahip olduğu güçlü bünye sayesinde ölmedi de. 30 Nisan'da Hasuhanov'a karşı davayı resmileştirmeye karar ver­diler. Bunu yapabilmek için, Hasuhanov bir başka Çeçen bölge merkezinde, Znamenskaya köyünde, geçici bir sorgulama merkezine gö­türüldü (o tarihte Çeçenistan devlet savcısı Aleksander Nikitin'di) . Bu merkez 1 2 Mayıs 2003 tarihinde bir kadın intihar bombacısı ta­rafından yeryüzünden silindi. Bunun ardından insanların çoğunun en sonunda adaletin yerini bulduğunu düşündükleri Çeçenistan'da genel bir hoşnutluk havası oluştu. O merkezde ne kadar çok insan işkence görmüş ve o bölgede gizlice gömülmüştü ! Hasuhanov, Znamenskaya'ya getirildiğinde ölü gibi görünüyordu. Vücudu bir çuvala dönmüştü, ancak hala nefes alıyordu. lşkence, FGB'nin Çeçenistan müdürlüğünün soruşturma bölüm başkan yar­dımcısı Yarbay Anatoli Çerepnev'in gözetiminde sürdü. Çerepnev, Hasuhanov davasında, işkencenin düzeyi konusunda karar veren ve gerekli kanıtlan elde etmek için süreci yöneten baş sorgu görevlisiydi. Mahkeme tutanaklarından aktarıyorum: "Size karşı neden şiddete başvuruldu?" "Sorgulamaların tamamında, bütün ilgilendikleri Maşadov'un ve benim kaçırma niyetinde olduğumu iddia ettikleri denizaltının ne­rede olduğuydu. Bana karşı, bu iki soruyla bağlantılı olarak şiddete başvuruldu." Hasuhanov, kendisini sorgulayanları Maşadov'a götüremezdi, çünkü onu son olarak 2000 yılında görmüştü ve sonrasında onunla sadece teyp kasetleri aracılığıyla ilişki kurmuştu. Maşadov, gerekli olduğu durumlarda bir kasede sesini kaydediyor ve bunu bir kurye aracılığıyla Hasuhanov'a gönderiyordu. Zaman zaman Hasuhanov da ona cevap gönderiyordu. Kuryelerden biri FGB muhbiri olmuştu. Hasuhanov, tutuklanmadan önce son kez, 2002 yılının Ocak ayında bir kaset aldı ve tutuklanmadan iki gün önce bu kasete cevap verdi. Teyplerde Maşadov, Hasuhanov'a genellikle, görünüşe bakılırsa kay­da geçmesi amacıyla, kendisinin saha komutanlarına ne kadar para göndermiş olduğunu teyit etmesini istiyordu. Maşadov'un bunu ne­den istemiş olduğunu daha sonra göreceğiz. Şimdi denizaltıya geri dönelim. Denizaltının öyküsü detaylı ola­rak anlatılmayı hak ediyor. Hasuhanov emekli olmadan önce yüksek rütbeli bir denizaltı subayıydı; hem Sovyetler Birliği döneminde hem de Sovyetler sonrası dönemde, nükleer denizaltı filosunda subay ol­muş tek Çeçendi. Bu sebeple, Yarbay Çerepnec onu, "Nükleer bir denizaltıyı kaçıracak, nükleer bir savaş başlığını ele geçirecek, Devlet Duması Vekilleri'ni rehin alacak, bir nükleer savaş başlığını ve re­hinleri öldürme tehdidini öne sürerek Rusya Federasyonu'nun ana­yasal sisteminde değişiklikler yapılmasını talep edecek bir YAO planlamakla," suçlamaya çalıştı. Bu, Çerepnev tarafından Çeçenistan devlet savcısı makamına, Hasuhanov'un gözaltı tutulmasına devam edilmesi için izin istemek üzere gönderilmiş bir formdan doğrudan yapılmış bir alıntıdır. Talep reddedilmedi. Çerepnev, Hasuhanov'u suçlayabilmek için elinden gelen her şe­yi yaptı ancak elde ettiği sonuç hiç de muazzam değildi. Hasuhanov kendisine yapılan suçlamaları kabul etmedi, zaten kabul de edemez­di. 1992 yılında, Çerepnev'in kendisini kaçırmayı planlamakla suç­ladığı denizaltını, donanmada söylendiği şekilde, Hasuhanov bizzat 'inşa' etmişti. Hasuhanov, denizaltının inşa edilmesini, bu denizaltı­da hizmet vereceğini bilerek izleyip denetlemişti. Bunu gelecekteki mürettebatı adına yapmıştı. Çerepnev denizaltı kaçırma hikayesi üzerinde büyük bir gayretle çalıştı. FGB, Çeçen savaşçılar tarafından, Hasuhanov'un sağladığı is­tihbarat temelinde yazıldığı iddia edilen sahte belgeler hazırladı. "Çeçen YAO'ların Rusya Federasyonu toprakları üzerinde bir sabo­taj eylemi düzenlemek içfrı bir çalışma planları ve Pasifik Donanma­sı'nın 4. Nükleer Denizaltı Filosu üslerinin elle çizilmiş haritaları," ve "Rusya toprakları üzerinde bir terörist eylem düzenleme planla­rı" vardı. Elbette bütün bunlara, "operasyonun detaylı biçimde plan­lanması, ilgilendiğimiz bu bölgeyle ilgili olarak 1995 yılının Aralık ayında yapmış olduğumuz gözlem ve keşiflere dayanılarak hazırlan­dı" diyen kasıtlı bir not eklenmişti. Hasuhanov'un bu sözlerin altına imzasını atması isteniyordu. Gelgelelim, ona bu metini imzalatamadılar. Daha önce deneme­dikleri bir şey olmamasına karşın, FGB onu daha ustalıklı biçimde . dövmeye başladı. Ne var ki bu sefer onu planlarını bozduğu için dö­vüyorlardı. Çerepnev'in, Hasuhanov'a, acı ve psikotropik ilaçların bir bileşi­mi sonucunda imzalatabildiği tek şey (mahkeme kararında kullanı­lan terim 'onaylamak'tı) , 'Maşadov'un verdiği emirler ve operasyon talimatları'yla ilgili boş kağıtlar oldu. Çerepnev bu kağıtlara işine ge­leni yazdı. lşte, yapılan bu çarpıtmalara bir örnek: 2 Eylül 2000'de Hasuhanov, bütün saha komutanlarına, Federal güçlerin kullandığı otoyollara ve güzergahlara, mayınların ve patlayıcı düzeneklerin üzerini örtmek için küçük çiviler, somunlar ve bilye­ler saçmaları emrini veren bir talimat yayınladı. Böylelikle Hasuha­nov, YAO'da önde gelen bir rol oynuyor olmasından yararlanarak, bi­linçli biçimde gerçekleştirdiği eylemlerle, YAO'nun diğer katılımcıla­rını Çeçen Cumhuriyeti topraklan üzerinde anayasal düzenin kurul­masına karşı çıkmaya yönelik terörist eylemler yapmaya teşvik etti. Çerepnev, aynı zamanda Hasuhanov'dan kendi sorgusunun tuta­naklarını okumadan imzalamasını istedi. lşte size, bu tutanakların ne tür şeyler olduklarına dair bir örnek: (Sözümona Çerepnev tarafından sorulan) Soru: Rus subaylara bir konuşma metninin fotokopisini gösterdin; tarih 25 Kasım 2000, No. 215. Bu konuda ne diyorsun? (Sözümona Hasuhanov tarafından verilen) Cevap: Bu tür belge­lerin hazırlanması ve dağıtılması, benim yönetimim altındaki, Çeçen lçkeriye Cumhuriyeti silahlı kuvvetler operasyonlar müdürlüğü ta­rafından yürütülen propaganda çalışmasının bir parçasını oluşturu­yordu. Söz konusu konuşma, Rus medyasının anti-terörist operas­yonun kaydettiği gelişmeyle ilgili verdikleri haberleri etkisiz hale ge­tirmeyi amaçlıyordu. Bu tür dokümanları dağıtmanın Çeçen Cum­huriyeti bölgesinde istikrarın bozulmasına yol açabileceğini biliyor­dum, ancak bunu bile bile faaliyetlerimi sürdürdüm ... Bu, Ordu'nun tipik edebi üslubudur. Bu kalitede bir malzeme el­de edebilmek için Hasuhanov'a Znamenskaya'da bütün bir ay bo-yunca işkence edildi. · · Mahkeme kayıtlarında şöyle yazıyor: Atılan dayakların sonucu olarak artık hiçbir şey anlamıyor ve hiçbir şeye tepki veremiyordum. Bana iğneler yapıldı ve Kuzey Oset­ya'daki FGB'ye gönderildim. Orada beni sorgu birimine vermek iste­mediler, çünkü doktorları, daha önce atılmış olan dayaklar sonu­cunda 48 saat içinde öleceğimi söylemişti. Beni bir kereste imalatha­nesine götürdüler; Şirket No. YaN 68-1 . "Size tıbbi yardımda bulunuldu mu?" "Kereste ima.lathanesinde öylece yattım ve üç ayda kendimi güç bela toparladım." Bu kereste imalathanesi de neyin nesiydi? Çeçenistan'da 'temizlik­ler'irı ardından ortadan kaybolan insanlarla ilgili hikayelerde zaman zaman bu kereste imalathanesinden söz edilir. Oraya gitmiş ve oradan sağ olarak çıkmış olanlar, oraya kereste kampı diyorlar. Bu Stalin'in dö­neminden kalma bir terim. Resmi adı, Şirket No. YaN 68-1 ve Kuzey Osetya Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı'nın sorumluluğunda olan bir yer. 'Kereste imalathanesi'yle ilgili olarak bütün bildiğimiz, polis (esas olarak FGB ajanları) tarafından dövülerek yan ölü bir hale getirilmiş olan insanları kabul ettiği. Şirket bu insanların hiçbir kimlik belgesine sahip olmamalarını görmezden geliyor. Bunlar Federallerle karşılaştık­tan sonra herhangi bir iz bırakmadan ortadan kaybolan, yok-insanlar. 'Kereste imalathanesi'nde çalışıp, işyerlerine yasal haklarından yoksun durumdaki insanları yasadışı biçimde kabul eden bu insanla­rın bazılarına minnettarlık borçluyuz. Aksi halde ölecek olan birçok insanın hayatım kurtardılar: öleceği düşünülen ancak Federallerin vu­rup öldürme zahmetine girmediği insanlar, Çeçenistan'dan Osetya'ya götürüldüler ve imalathaneye, FGB'nin ellerini kirletmesine gerek kal­madan ölmeleri için bırakıldılar. lkinci Çeçen Savaşı sırasında orada kaç kişinin öldüğünü ya da bu insanların kimler olduğunu kimse bil­miyor. İnsanları oraya öylece atarak arkalarında bir mezarlar yığını bı­raktılar. Diğer yandan, ne kadar insanın sağ kurtulduğunu biliyoruz. Hasuhanov bunlardan biri. Bir koruma görevlisi Hasuhanov'un haline acıdı ve işe her gelişinde ona evinden süt getirdi, sadece bu kadar. Hasuhanov böylece bir kez daha sağ kurtuldu ve bir kez daha kendisini Çerepnev'le karşı karşıya buldu. FGB'nin Çeçenistan mü­dürlüğünde bir kural vardır; sorgulamadan sağ kurtulan biri mahke­meye çıkarılır. Ancak birçokları mahkemeye çıkarılmadı; bu neden­le 'uluslararası teröristler'in yargılandıkları davaların sayısı çok azdır ve bu tür davaların aralarında çok fazla süre vardır. Bununla birlik­te elverişli bir önlem olarak, en azından birkaç tane bu türde dava­nın olması gerekir. Bütün anti-terörist operasyonun yürütülmesi sı­rasında, arada sırada 'teröristler'i yargılamanın iyi olacağı düşünül­dü. Batılı yöneticiler zaman zaman Putin'e sorular sorarlar, o da FGB'den ve askeri başsavcıdan bilgi ister ve onlar da bu bilgiyi temin etmek için ellerinden geleni yaparlar. Elbette sadece birinin sağ ola­rak kurtulduğu durumlarda.
61 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.