Emperyal pazarlama harikaları.
Yahudi soykırımı ile ilgili yüzlerce kitap ve filmlerden birisi. Tarihte bazı olaylar vardır ki, bu olaylar bizzat içinde yarattığı kaostan beslenir yıllar boyunca. Nazi faşizminin sebep olduğu tarihin en korkunç ve acımasız soykırımı yıllar içerisinde yine Avrupa emperyalizmi tarafından zamanında yaşanan kaosla büyüyüp güçlenerek kitap, film, belgesel olarak dünya pazarına sunuldu. Her seferinde çok da müthiş işler yaptı bu emperyalist pazarlamalar. Amerika Birleşik Devletleri, Bolivya'da yakalayıp öldürdüğü, öldürdükleri yetmez, ellerini bilekten kestikleri Che GUEVARA'nın sadece altı ay sonra üzerinde ismi ve resmi bulunan tişörtlerini basarak satmış, ve dünya pazarında rekor bir ciroya sahip olmuştu. Emperyalizm, önce canavarca hisle her ne ideoloji sebebiyle olursa olsun cinayetler işler, katliamlar yapar, sonra bunları pazarlardı. Bu konuda Amerika ve Avrupa ile kimse yarışamazdı. Bu tür tarihi insanlık ayıplarının acısını mağdurlar çeker, edebiyatını ve sanatını da mağduriyet yaratanlar yapardı genellikle.
Kitap, Nazi toplanma kamplarının en meşhuru olan Auschwitz' de, aynı doğum gününü ve yaşı paylaşan biri Alman, diğeri Yahudi iki çocuk üzerinden soykırımı yine etkileyici bir biçimde anlatıyor. Daha önce soykırım ile ilgili okuyup izlediğim yazılı ve görsel eserler gibi son derece ilgi uyandırıcı ve hüzünlü bir kitap. Olayın aslında kendisi baştan başa dram. İşte bu yüzden bu tür tarihi olaylar, üzerinden asırlar geçse de her zaman iyi iş yaparlar ve yapmaya devam edecekler. Emperyalist mantık bunu gerektirir. Toplanma kamplarında yaşanan olayları ve dramları ne kadar iyi yazarsan, görsel olarak sahnelerini ne kadar iyi çekersen o kadar "eser" olur. Mesela Auschwitz kampında yıllar önce beni çok etkileyen bir şey vardı. Kampta Yahudi mahkumların kollarına numaralar dağlanarak işleniyordu ve mahkumlar buna "Himmlische Telefonnummer" yani "Tanrı'nın telefon numarası" diyordu. Sadece bu canilik ile ilgili yüz sayfa yazı yaz, yüz elli dakikalık film çek, al sana eser, al sana para, şöhret. Ben bir Yahudi torunu olsaydım şayet, 1945' den sonra bizler hakkında yapılan her yazılı ve görsel dökümandan telif hakkı isterdim. Acısını, zulmünü benim dedelerimin yaşadığı bir olayın edebiyatını ve kaymağını kimseye yedirtmezdim. He, şöyle de bir gerçek var ki, bu benim şahsi ve son derece kendimi tatmin ettiğim bir düşüncemdir; Yahudiler zaten telif haklarını 1945'de İSRAİL Devletini kurarak aldılar ve dünyanın başına daha büyük belalar açmak için bu zamana kadar geliştiler. Tarih artık Yahudi soykırımını değil, Yahudilerin yaptıkları insanlık dışı soykırımları ve uygulamaları yazacak ve pazarlayacak. Tabi ki yine emperyalist eller tarafından. Güzel ve acıklı bir kitaptı. Bilinçle okumanız dileklerimle...