Gönderi

72 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 26 hours
Öncelikle bu eserin vesilesi ile "ROBERT WİLLİAMSON'UN İNSAN İÇGÜDÜSÜ" adlı eserini önermek istiyorum. İnsan içgüdüsü kitabını okuduktan sonra bu tarz kitaplar daha anlamlı geliyor insana. Kendi döneminden yüzlerce sene sonrasını tasvir ediyor. Yaşadığımız bu dönemi hissettiğm, duyduğum, gördüğüm, bizzat kendi yaşadığım halde ben jack London kadar tasvir edemem. Ama o, dönemin içindeymiş gibi gerçekçi ve bir o kadar da doğru tahminlerde bulunarak tasvir ediyor. 1912 gibi yazılan bu roman, 2010larda 8 milyar insanın hayatını kaybetmesine neden olacak bir salgın sonrasında, hayatta kalan bir kaç yüz kişinin devam ettirdiği insanlığın 2070'li yıllarında geçiyor. 2010 yıllarında dünyada baş gösteren "KIZIL VEBA" adlı bir salgın insanlığın tamamına yakınını yok ediyor. Öyle ki uygarlık dediğimiz şey yerle bir oluyor ve insan özüne, yani o ilkel çağlardaki yaşamına geri dönüyor. Kitabın bu bölümleri "William Golding, sineklerin tanrısını" hatırlattı bana. + "Gayet iyi biliyorum. İnsanoğlu uygarlık yolundaki kanlı ilerleyişine başlamadan önce, ilkelliğin karanlığına giderek daha çok batmaya mahkumdur. Sayımız artınca ve herkese yer olmadığını hissettiğimizde birbirimizi öldürmeye başlayacağız." Kitapta bir bölümde dediği gibi "Geçici düzenler köpükler gibi uçar giderler." Bu düzen kurulurken, üzerine temelin kaldıramayacağı, yani orantısız ve adaletsiz bir ağırlık inşa edilecek olursa, o düzeni ayakta tutan, ayakta durmasını sağlayan temel yine o düzenin yıkılmasına çok büyük bir etken olacaktır. Kitapta geçen şu iki alıntı yukarıdaki olaya muazzam bir tespitte bulunuyor, 1- "Bize yiyecek getirenlere Özgür insanlar. Ne şaka ama... Yöneten sınıflar olarak bizler bütün toprakların, bütün makinelerin, her şeyin sahibiydik. Yiyecek getirenlerse bizim kölelerimizdi. Ellerindeki bütün yiyecekleri kendimize alır, aç kalmayıp çalışarak bize yiyecek getirmeye devam etsinler diye onlara da azıcık bir şeyler verirdik..." Tavşandudak, "ben olsam ormana gidip kendi yiyeceğimi kendim getirdim. Birisi onu elinden almaya kalkarsa da onu öldürürdüm," dedi. İhtiyar güldü. "Yönetici sınıf olarak tüm topraklara, ormanlara, her şeye bizim sahip olduğumuzu söyledim ya... Biri yiyecek bulur Ama bize vermezse ya onun cezalandırırız tık, ya da aç bırakıp ölmesine neden olurduk o da zaten çoğu böyle yapmazdı. Bize yiyecek getirmeyi, elbiselerimizi dikmeyi, bizi memnun edecek bin lezzet ve hoşluk bulup getirirlerdi karşımıza." 2- Daha önce rastladığım insanların neden bembeyaz suratlarıyla sessizce, gizlice kaçtıklarını artık anlamıştım. Uygarlığımızın ortasında, fakir semtlermizde, işçi mahallelerimizde bir barbarlar, yabaniler ırkının doğmasına neden olmuştuk ve şimdi biz felaketi yaşarken onlar da vahşi hayvanlar gibi üstümüze saldırıyor, bizi yok ediyorlardı. Romanın bir başka boyutu da günümüzde uğraştığımız koronavirüs salgınının ilk başladığı dönemde, özellikle de Çin'de insanların verdiğini tepkilerin benzerliği. İnsan içgüdülerinin, psikolojisinin muazzam analizi. Kendi döneminin yüz yıllar sonrasının hayal gücüyle muazzam tasvir edildiği. Hem kendi döneminin hem günümüzün sorunları olan din, dil, ırk, politik ve sosyal sorunların bütün hepsinin yer yer muazzam bir şekilde hicvedildiği, kitapsever herkesin okuması gereken, çok kısa ama bir o kadar da etkili muazzam bir kitap. Herkese tavsiye eder ve iyi okumalar dilerim.
Kızıl Veba
Kızıl VebaJack London · Türkiye İş Bankası kültür Yayınları · 202033.1k okunma
·
13 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.