İkinci dünya harbi öncesi kaleme alınmış ama son on yıl içinde yeni baskılar yaparak, yeni nesilde kendinde patlama tarzında yankı bulmuş, bu şekilde göklere çıkarılan ve yediden yetmiş yediye herkesin elinde, dilinde, instagram profilinde tüketilmiş eser. Böyle patlamalar yaşayan eserlere ve yazarlara ısrarla mesafeli duran ve bir türlü önyargısını aşamayan bir okur olarak, bu yankıların son bulmaya başladığı bu dönemde bile bu kitabı okumazdım. Bir arkadaşım tarafından hediye edilmesi, okumama vesile olmasaydı eğer. Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali’nin olgunluk dönemi eserlerinden. İlk defa 1943 yılında bir gazetede 48 bölüm olarak yayınlanmış. Döneminde de oldukça ses getirmiş elbette. Fakat takdir edersiniz ki bizim dönemimizde olduğu kadar değil. Sadece anlamlandırmak zor. Bir eser, ilk basımında 70 yıl sonra neden tekrar bir patlama yaşar, satış rekorları kırar, yazarının ölümünün üstünden onlarca yıl geçmişken böyle değerlenmesi bir anlam taşır mı? Ben nedense burada yine ticari kaygılar kokusu alıyorum. Ve sanat söz konusu olduğunda bu beni fenâ halde eserden soğutuyor. Objektif olmaya çalışıp esere dönecek olursam, ‘keşke beğenmeseydim’ diye hayıflandığımı inkar edemem. Çünkü beğenmemiş olsaydım, tüketilmesine bu kadar üzülmezdim muhtemelen. Bu üslup, bu mizaç, zamanın türkçesinin mükemmel ve avangard çeşitliliğiyle süslenmiş, ruhlara dokunan, etkileyici ve gözlerimin her eserde aradığı derinlik... Beni ziyadesiyle etkiledi. Konusundan bahsetmeme gerek yok, her okurun fazlasıyla bildiğinden şüphem yok. Sonuç olarak bu kadar ünlü olmayı hak ediyor demeyeceğim; bu kadar ünlü olmamayı, tüketilmemeyi, hep bir köşede, ama en baş köşede, Türk edebiyatının temel klasiklerinden olarak kalmayı hak ediyordu diyeceğim. Tabii her okur aynı şekilde düşünmek zorunda değil. Ama benim naçizane bakış açım budur. İyi okumalar.

Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021316,7bin okunma

·

8 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Nurcan Şeyma