Ruslar, bin yıldır çeşitli şekillerde ilişki kurduğumuz bir millet. Bu kitap 9.yüzyıldan 20.yüzyıla kadar Rusların kurdukları devletleri, bu devletlerin yapısını ve bulunduğu coğrafyadaki diğer halk ve milletlere olan münasebetlerini kronolojik biçimde işliyor. Rus Devleti'nin kuruluşu, imparatorluk oluşu (Büyük Petro), Avrupa siyasetinde önem kazanması ve büyük reformlar devri olarak dört bölümden oluşan kitap aslında üniversitelerde Rusya Tarihi dersi için kullanılıyormuş. Türklerden devlet teşkilatını, İtalyanlardan araç gereç yapımını, Almanlardan ilim, kültür ve ticareti, Hollandalılardan denizciliği öğrenen Ruslar, İmparatorluk devrinde tüm alanlarda kendi coğrafyasının en güçlü devleti olmuş. Kitaptan anladığım kadarıyla bunda hem kuzey hem de Osmanlı Türklerinin derin gafleti etkili olmuş. Başı küçükken ezilmeyen yılan, büyüyüp bir ejderhaya dönüşerek tüm Türk dünyasını ateşe vermiş. Ayrıca İsveçliler, Lehler ve Dağıstanlılar da bu yangından nasibini fazlasıyla almıştır. Büyük Petro'ya kadar tipik Asyalı özellikleri taşıyan devlet, onun devrindeki çabaları sayesinde yönünü Batı'ya çevirip Asyalı tüm kavimlerden daha hızlı bir gelişim göstermiştir. Bin yıl boyunca yalnızca iki hanedanlık -Rurik ve Romanov- hanedanlıkları tarafından yönetilen Rus devletinde ezilen kesim her zaman köylüler ve işçiler olmuş. Devlet büyüyüp gelişirken hatta altın devirlerini yaşarken bile bu kesimler hep çile çekmiştir. Elbette bunun bedeli ağır olmuş ve Romanovların sonu gelmiştir. Gerçi hem Sovyet Rusya'da hem de günümüzde Rus'un insana verdiği değeri düşününce buna şaşırmamak gerekiyor. Bugün hâlâ her yönde karşımıza dikilen Rus devleti hakkında tarihi bilgilerin yer aldığı bu kitapta ne yazık ki bazı tashih yetersizlikleriyle birlikte cümle düşüklükleri gözümüze çarpmasına yine değerli buluyorum.
Kitap Şuuru
·
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.