Gönderi

480 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 54 days
The Raven Cycle, yüzyıllar önce ölmüş bir İskoç kralını arayan Gansey ve onun üç şövalyesiyle, ailesi medyumlarla dolu bir evde büyüyen fakat bir medyum olmayan Blue'nun bir gün Gansey'nin ruhunu görmesi ve o yıl içerisinde Gansey'nin öleceğini öğrenmesiyle birlikte -sözüm ona- bunu durdurmaya ve neden Gansey'nin ruhunu görebildiğini öğrenmeye çalışmasını anlatıyor. Sanırım bu seriyi çok uzun zamandır okumak istiyordum desem çoğunluk adına konuşmuş olurum. Kitabı dört yıldır okumayı beklediğimi göz önünde bulundurunca kitaba karşı büyük bir beklenti içine girmiş olmama hak verirsiniz herhalde. Seriye başlamadan önce işte tam da bu sebepten çeşitli çekincelerim vardı fakat en büyük korkum The Raven Cycle'ın basit bir YA kitabı olmasıydı. Neyse ki kitaba başlayınca boşuna evham yaptığımı anlamış oldum. The Raven Cycle yirmi yıllık hayatımda okuduğum en iyi serilerden biri. Bitmemesi için çok uğraştım -lol - ve seriyi bitirdiğimden beri de hayatımda kocaman bir boşluk oluştu. Öncelikle yazar, müthiş bir kurgu hazırlamış. Medyumlar, büyülü ormanlar, rüyalarda gezebilen insanlar... İlk kitabı bitirdiğimde ben nasıl bir bataklığa düştüm böyle dediğimi çok net hatırlıyorum. Başka bir kitapta okusak, klişe ya da cringe gelebilecek olayların bu seri içine yerleştiriliş şekline hayranım. Asla eskimeyecek, etkisi asla geçmeyecek serilerden biri oldu benim gözümde. Ayrıca Maggie Stiefvater'ın dört kitaplık bu koca seriyi sanki tek kitapmış gibi tasarlaması ve yazması benim çok hoşuma gitti. Hastasıyım böyle serilerin. -bknz: Kralkatili Güncesi- Bütün bu övgüye rağmen seride yazara anlam veremediğim iki yer oldu. Birincisi, ilk kitabın başı. Yazar nedense seriye hiçbir şey anlatmayarak başlamaya karar vermiş. The Raven Boys'a başlarken baya körlemesine ilerledik kitapta. Ne olup ne bittiğinden, karakterlerden bi' haber bir şekilde kitabın içine girmeye çalıştık. Bir süre sonra alışıyor ve kitabı tanıyorsunuz ama ilk elli sayfa beni biraz tepetaklak etmişti. İkincisi ise yazarın serinin "ana olayını" asla ama asla anlatmıyor oluşu. Sözüm ona Blue'nun Ganseylerle asıl takılma sebebi onun ölümünü araştırmak ve engellemek iken Blue bütün seri boyunca üç maymunu oynadı. Bir kitapta bu konuyla ilgili sadece tek bir cümle söylüyor. Sabır sabır sabır sabır... Bunun dışında The Raven Cycle benim için 10/10'luk bir seri. Yani ana karakterlerinden birinin öleceğini taa en başta bildiğiniz kaç seri sizi o ölümle böyle derinden yaralayabilir ki? Cevap veriyorum, sıfır. Bildiğiniz üzere seriyi orijinal dilinde -bazı yayınevleri kitapları HALA salmadığı için başka türlüsü pek mümkün değil zaten de- okuduk. The Raven Cycle gözüm kapalı önerebileceğim serilerin arasına girmiş olsa da küçük bir uyarı yapmak istiyorum. Yazarın fazlasıyla süslü bir dili var. Kelime seçimleri de kurduğu cümleler de ortalama İngilizce bilen birini fazlasıyla zorlayacaktır eminim. Çeviriyi bekleyin diyemiyorum çünkü asla gelmeyecek -ağlanacak halimize gülüyoruz vol 539292- ama bu sizin İngilizce öğrenmenize mani olmasın lütfen, lol. Not: Duyduğum ve anladığım kadarıyla yazarın Türkçe çevirisi de öyle "okuyayım da aradan çıksın" kafasında okunacak çeviriler değilmiş. Size bir soru: Bir insan bir serideki bütün karakterleri sevebilir mi? Söz konusu serimiz The Raven Cycle ise cevabım evet. Üzümlü keklerim diye hepsini bağrıma basmamak için çok zor tutuyorum kendimi. Açık konuşmak gerekirse yazarın karakterler ile yaptığı işe hayran kaldım. Bir seride hem karakterlere hem de kurguya odaklanmanın ve ikisini de başarılı bir şekilde gerçekleştirmenin üstün bir başarı olarak görüldüğü bu endüstride, Maggie Stiefvater koca bir alkışı hak ediyor. Karakter arclarını yazarken yalnızca ana karakterlerle yetinmemesi, her karakterine -üçüncü kitapta güzel saçlı bir hanımefendiyle yaşadıklarımız hariç!- gereken önemi ve kendilerini anlatmaları için gereken yeri vermesi benim için çok değerli. Ana karakterleri ele alalım mesela; ilk kitap Blue ile ilgiliydi, ikinci Ronan, üç Adam ve dört de Gansey. Açık konuşmak gerekirse karakterleri, kitabın kendisinden bile daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. Sadece kurgu olduklarını bildiğim her an canım yanıyor desem yeridir. Gansey'nin asla doğru düzgün çalışmayan turuncu Camaro'sundan, Ronan'ın çiftliği eski haline getirmeye çalışmasına, Adam'ın o mahkeme salonundaki halinden Blue'nun Orla'ya gıcık olup suya dalmasına, Calla'nın serideki herkesi paylamasına ve Noah'ın bütün seri boyunca çaresizce etrafta olan bitenleri izlemesine kadar her şeyi aşırı içselleştirdim, ardımda bırakamıyorum. Durduğum yerden bakınca bu seriyi asla aşabileceğimi düşünmüyorum ve açıkçası aşmak da istemiyorum. Excelsior.
The Raven King
The Raven KingMaggie Stiefvater · Scholastic Press · 201815 okunma
·
161 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.