Gönderi

Kaside yazarsam tayin edecekler, yoksa asla...
Aralık 1933'ten başlayarak Milli Eğitim Bakanlığı'nda görev almaya çalışan S. Ali'nin başından geçen traji-komik serüveni en iyisi kendi kaleminden okumalı:"Aman Ayşe, bir Vekile çıkışım ve bir karşılanışım var ki anlatmaya değer. Müsteşar vekili Rıdvan Nafiz Bey beni sever, ahvalimle alakadar oldu. Yalnız korkak ve re sen (kendi başına) bir şey yapabilmek iktidarından mahrum bir adam olduğu için bana mütemadiyen Vekil Bey'i bizzat göriip izahat vermemi tavsiye ediyordu. Nihayet bir sabah Kalem-ı Mahsus (Özel Kalem) müdürü Nihat Adil Bey'in yardımıyla huzura çıktık. Vekil Bey kalktı, elini uzattı, sonra yer gösterdi, ne istediğimi sordu... Mecburi hizmetim olduğu için vekaletin beni çalıştırmaya mecbur olduğunu, mahsur-u kanuni olmadıkça herhangi idari nedenlerin devletin bu alacağını bağışlattıramayacağım filan söyledim. Vekil bir müddet düşündü, vaziyeti muhakeme etti. Reisicumhur a hakaretten mahkum olmuş bir adama vazife vermek mecburiyetinde olduğunu galiba aklı almıyordu...." Ocak 1934'te daha konu henüz bir açıklık kazanmamış ve herhangi bir gelişme yok. Yine Ayşe'ye şunları yazıyor:"Benim işler bildiğin gibi. Müdiran Encümeni istihdamım icabettiğine dair karar verdi. Vekil bu kararı: 'Eski zihniyet ve ruhi haletini değiştirdiği sabit olmadıkça istihdamı doğru ve caiz değildir' diye reddetti... Kaside yazarsam tayin edecekler, yoksa asla..." Sonunda Gazi'yi öven kaside yazılır ama yine de tayin öyle kolay çıkmaz. 2 Ekim 1934 tarihli Ayşe'ye mektupta şunları yazar S. Ali:"Vekil, tayin kararnamesini imzalamadı. Herhalde bir yerden kulağını bükmüşler. Hatta beni hiçbir suretle görevlendirmeye yanaşmıyordu. Nihayet, daha yüksek makamların tensibi ile, muallimliğe müreccah olan (tercih edilen) bir memuriyet verdiler. Şimdi Maarif Vekaleti Milli Talim ve Terbiye Dairesi mümeyyiziyim."
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.