Gönderi

304 syf.
6/10 puan verdi
samimi diyorum vazgeç kanka manyak olursun
Guy Finley’in Vazgeçebilmek adlı kitabı sanki bir kutsal kitap. Asırlardır sorulan “ben kimim?” sorusuna “sen şusun” cürretkarlığı ile verilen kaba bir cevabın kitap hali. Bu ve benzeri kitaplar insanların nasıl yaşaması gerektiğine dair çok güzel bir yol haritası çizer. Ve içerisindeki çoğu şey zaten kabul ettiğimiz genel geçer doğrulardır. Kendini tanı, gerçeğin peşinde ol, cesur davran bla bla bla. Bunları zaten biliyoruz sorun bunlarda değil, bunları yanlış mesajlarla birlikte okuyucuya aşılaması. Platform üzerinde ve başka bloglarda yapılan eleştirileri okudum. Kitabın hiçbir şey anlatmadığını söyleyen de var, hayatını değiştirdiğini söyleyen de. Aslında yazar, okuyucusuna çok güzel bilgiler veriyor fakat vermek istediği öğretinin tam tersini almasını sağlıyor. Kitabın birçok yerinde "hiçbir şeye mecbur değilsiniz" derken, "acı çekmeniz sizin yanlış bir yolda olduğunuzu gösterir" derken, okurunu davet ettiği yol çok daha acı ve sıkıntı veren üst insan yolu. Bunu kitabın sonlarında kendisi de söylüyor ve bu yolda gitmesini de okuyucuyu buna mecbur hissettiriyor. Gerçeği yanlışla harmanlayıp size sunuyor. Bu tarz “best-seller” kitaplar genelde her kesime hitap eder ve etliye sütlüye karışmaz. Gerçekten de öyle yapıyor. Okuyucuya hiçbir meydan okuma yok. Tabularını yıkmak öte dursun yer yer onları meşrulaştırıyor. Kitabı anlayarak okursanız göreceksiniz ki, bir çok yerinde çelişkiler var. En büyük çelişkilerden birisi: Sahte Ben’in hilelerinden biri olan ”Yaptığı davranışların sorumluluklarını üstlenmeyip başkasını suçlama” davranışını okuyucularına kendisi yaptırıyor. İnsanın yaptığı hataları sahte bene mâl ediyor. "Böylece ben suçsuzum ve yaptığım tüm kötülüklerin kaynağı ben değilim sahte ben." Kitabın temel öğretilerinden biri bile çelişkili :)) Baktığımız zamanda kitaptaki yolun sonu çok iyi bir yere gidiyor. Gerçekten de öyle. Kendini bilme, öz-farkındalık, her şeye karşı bilinçli olma hali. Bu mükemmel bir şey ama okurunu götürdüğü yol yanlış bir yol. Belki teknik olarak insanın üst insana ulaşması için böyle bir taktiğin uygulanması yararlı olabilir. Ama yazarın ima ettiği ve yer yer de söylediği “Yanlış yoldan doğru yere varılmaz” öğretisiyle çelişkili. Sahte ben sadece bir kurgudan ibaret. Yazar da onun bir kurgu olduğunu söylüyor fakat ne tezattır ki kendisi de onun varlığına inanıyor ve tüm insanlığın içinde olduğunu iddia ediyor. Yazarla burada kesinlikle farklı fikirdeyiz. Kuvvetle muhtemel sahte ben ve gerçek ben diye bir şey yok. Ben birim ve tekim. İçimdeki çatışmalar da benim düşüncelerim. Ama yazar iki karakter kurgulayıp beni bunlara inandırmaya çalışıyor. Sahte benin bilimsel dayanağı ne hacı? Beynimizdeki sinapslara ve nöronlara noldu? Yazarı tamamıyla dinler ve öğretilerini takip ederseniz ruh sağlığınızı bozabilirsiniz. Gerçekte olmayan, “sahte ben ve gerçek ben” adında kurgu kişiliklere inanırsanız belkide çoklu kişilik bozukluğu sorunu yaratabilir samimi söylüyorum vazgeç kanka manyak olursun Kitap bana pek samimi gelmedi. Çünkü Kitapta en fazla açık alıntıyı Krishnamurti’den yapmış. Farkındalık konusunda henüz Jiddu’dan daha sağlam birini bende görmedim sanırım bu konuda yazarla hem fikiriz. Ama nedense uygulamada hocasıyla ters düştüğünü görüyoruz. Krishnamurti’nin dine karşı bakış açısını biliyoruz. SİKTİRİ ÇEKMİŞ aga. Sen niye dini sembolleri kutsallığa giden yolda hedef varış noktası veya yardımcısı olarak gösteriyorsun? “Cesur olun, diğer insanların hakkınızda ne düşündüğünü değil sadece gerçeğe odaklanın” diyen birinin dinler ve siyasiler hakkında ağzını bıçak açmaması hatta yer yer alıntı yapması kitabın son sayfalarında da tanrıya şaklabanlık yapmasını ne büyük bir rezillik. 298. Sayfanın son sözüne bir bakın: Gerçek Ben’e göre hareket edin, Siz olan Ben’e göre değil. nE? Kitabın sonunda kaynak belirtmemesi aslında oturduğu yeri kaynak olarak kullanmasının bir göstergesi. “Kaynak götüm.” 21. yüzyılın politik doğruculuğuyla yazılmış bir kutsal kitap adeta. Nedir bir kutsal kitapların özelliği? Hayatın sırrını, gerçeği ifşa ettiğini iddia edip, size "kendini bilmenin" tekniğini öğretmesi falan filan. Yazarın “gerçek ben” olarak nitelendirdiği üst-insana varmak istiyorsanız, istemeyi bırakmalısınız. Adam bir çok yerde istekleri ve arzuları aşağılarken “gerçek ben” olmayı istemenizi istiyor. Açık bir çelişki daha. "Gerçek bene ulaşmalısınız. Bütün kalbinizle ona ulaşmayı isteyin. Ulaşacaksınız. Hatta o size ulaşacak." Hani istekler, arzular, beklentiler insanın doğasına tersti ve terk edilmeliydi. Ne oldu? Kitap çok popülist bir ruhla yayınlanmış ama yine de okumanızı tavsiye ederim. Zaten en fazla altını çizerek ve düşünerek okuduğum kitaplardan bir tanesi oldu. İçinde çok fazla doğru ve yararlı bilgi var. Kitap size gerçekten hayatı anlamanızı sağlayacak mesajlar veriyor. Tabi bu mesajları ilk kez ve yalnızca Guy Finley söylemiyor. Kitap bana çok güzel şeyler kattı. Bir çok soruya cevap bulmamı sağladı. Kitabı okurken benim yaptığım gibi madencilik yapabilirsiniz. Değerli olan mücevherleri alıp, kömürleri ve taşları yazarın mağarasında bırakabilirsiniz. Selamlar
Vazgeçebilmek
VazgeçebilmekGuy Finley · Destek Yayınları · 20203,987 okunma
··
2.224 görüntüleme
Mayis okurunun profil resmi
Sert ama gerçek bir inceleme olmuş.Cesur bir yazı. harika. Tesekkurler
dilara cimete okurunun profil resmi
Aman yaaa bilmem kacinci kez okumaya baslicaktm yorumunu okudum vazgecmek uzereym🤣
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.