KAVSİ
Aslen Tebrizli olduğunu kendisi şiirinde itiraf etmektedir. 1180 hicri tarihinde yâni 161 yıl bundan önce yaşamıştır. Şairlik kabiliyeti yükse tab’ı selis ve üslubu tatlıdır. 6000 beyitten mürekkep Türkçe ve Farisi divanı mevcut olduğunu «Dânişmendani Azerbaycan» sahibi Mehmet Alı Terbiyet kaydetmektedir. Şu aşağıdaki parçalar ona aittir.
GAZEL
Sabr ile âkibet mey olur kan dedikleri
Suph-i visal olur şeb-i hicran dedikleri!
Arş-i berin gufranın onun tûtiya kılır
Her çend muşt hâk’dir insan dedikleri!
Lâl-i lebinde bâde gibi cem’idir senin
Âb-ı hayât; lezzeti rizvan dedikleri
(Kavsi) gerektir secde edip iktida kıla
Tebriz kalâsine «Safahan» dedikleri
(Kavsi) nin «Mevlevi» tarikatine mensup olduğu zirdeki gazelinden anlaşılıyor:
Hiç şem’ile râm olmaz pervaneleriz bizler
Zencîre baş endirmez divâneleriz bizler
Dünya ile sûrette var ülfetimiz amma
Mânâde bu âlemden bigâneleriz bizler.
Silâb-i havadisden neyler bize gerdun kim,
Tûfân-i keşa keşten viraneleriz bizler.
Her giz sesimiz çıkmaz, hiç kes dilimiz bilmez
Her çend, ki dillerde efsâneleriz bizler.
Yok tâ atimiz ama, fariğ değiliz (Kavsi)
Ol mah put-u Cindir, puthâneleriz bizler.
Bu fanî dünyada insanlar arasındaki Merd ile nâmerdin ayırd edilmemesinden şu aşağıdaki şiiriyle şikâyet ediyor:
Nolâ, ger fark ola namerdlerden merd dünyâde
Egerçi bellidir her merd her nâmerd dünyade.
Ederdim nik-ü bed farkın, bilirdim yahşılar kadrin
Figan, ki açmadım göz bir nefes nâmerd dünyâde.
Beterdir tiğden bi âbrûler suretin görmek
Ki olsun tûmei şemşîr her nâmerd dünyâde
Cihanda bûyi derd-i dâğ, hiç bir kimseden gelmez
Onunçün gün gererler merdüm-ü bîderd dünyâde.
Olar, ki ol tabibin hikmetinden gafil olmuşlar
Ne bilsinler, ki ayni âfiyettir derd dünyâde.
Nece men bilmiyim (Kavsi) bu vîrân olmuşun kadrin
Ki, öz gönlümden ayrı bulamadım hemderd dünyâde
(Kavsi) nin Terkib-i bend Terci’ bend, S'âkiname, Behariyat ve kasideleri dahi vardır.
Terci’ bendinden altılı (müseddes) bir parça:
1 — Gelin, ey ehli vere* âşık-ı hummâr olalım,
Hamı bir mağbeçe yânında griftâr olalım,
Ney gibi nâle çekip, çenk’ gibi zâr olalım,
Nice bir böyle güzel faslıde hüşyâr olalım?.
İçelim bir niçe gün bâdeyi serşâr olalım.
Bize yâr olmasa sâki, biz ona yâr olalım.
2 — Yâre cân’ eyleriz iysâr; budur niyyetimiz
Dutariz dâmenini, yâr ola ger devletimiz
Biz onun bendesiyiz; secdesidir tâatimiz..
Ömr eger mühletimiz verse, felek fırsatımız:
İçelim bir niçe gün bâdeyi serşâr olalım
Bize yâr olmasa sâki, biz ona yâr olalım.
Bu parça da onundur:
Uşşâk’e vâizin nefesinden ne fâide?
Menzilde kârivan ceresinden ne fâide?
İki cihanda vaize çün mey hârâm imiş
Cennet havasının hevesinden ne fâide?
Nâsih müdâm tevbeye tergib eder beni
Yârcb ona bu mültemisinden ne fâide?