Gönderi

240 syf.
10/10 puan verdi
Sözde Kızlar’ın Saadeti Üzerine 23.11.2020 - Ülker Gündoğdu Sözde Kızlar’ın Saadeti Üzerine Hayatta kalma mücadelesini geliştiren insanoğlunun kendi neden olduğu hataları ise insan insana yansıtır. Kötülükler iyilikleri, yanlışlar doğruları, çirkinlik güzelliği yansıtır. İyi ve kötü diye ayırmadan bütünlüğe odaklandığımız da doğru yansımayı görebilir ve değiştiremeyeceğimiz yasaları kabullenir, mani olabileceğimiz unsurları da değiştirme kabiliyeti geliştiririz. Peyami Safa eseri ile işgalin bağımsızlığı, bunalımın refahı, kaybın kazancı, fakirliğin zenginliği, yozlaşmanın ahlakı, çaresizliğin çareyi, tembelliğin çalışkanlığı yansıttığını Sözde Kızlar adlı eseri ile ortaya koymaktadır. Peyami Safa eseri ile okura ayna tutar. Bitti derken yeniden başladığını gösterir, imkansız derken mucizelere tanıklık ettirir. Doğal felaketler ile yenildiğimizde zaafların ardından kazanacağımız zaferleri gösterir. Kendi hatalarımızı sağduyu, metanet, sabır ve özveri kazandığımız zor dönemleri, bizim için daha iyi fikirlere, daha iyi çözümlere, daha iyi erdemlere taşıma gücüne sahip kitaplardan biridir Sözde Kızlar. Peyami Safa’ya ilk edebi şöhretini kazandıran eserin ilk basımı 1923’de yapmıştır. Eser, Sözde kızın kavuşabileceği en büyük saadeti okura göstermektedir. Haysiyetsizliklerin ve merhametsizliklerin sebep olduğu derin üzüntülerinden oluşan, yozlaşmış hayatının tek saadeti ölümden başka nedir? Sorusunu sorgulatır. Eserin Odak Noktası İnsan felaketlerden, hastalıklardan, parasızlıktan, işgalden kalp huzuru olmayan memleketini ve kendini nasıl kurtarabilir? Çarpık ilişkiler, refah düzeyinin uç sınırları, ahlakın yerine gününü gün etme gayesini hedefleyen gençlere en güçlü tesir eden gelenekler korunmalıdır. Toplumsal yozlaşmanın önüne geçmek için insani değerlerimizle hareket etmek boynumuzun borcudur. Bireyler birbirleri üzerine olan etkilerinin doğurduğu sonuçları, hayatların çöküşüne sebebiyet vermektedir. Çok sevmenin verdiği ıstırap ile bütün hayatı alt üst ederek değerler çiğnenilmektedir. Madde maneviyatın değerine, maneviyat maddenin cazibesine ayna tutar İnsan, maddi ve manevi olanaklarının hangisine daha çok değer ve emek verirse diğerinin eksikliği ortaya çıkacaktır. Biz, eksik olanı daha iyi görerek ihtiyaç duyarız. Maddi ve manevi taraflarımız dengeli ve doğru bir şekilde zenginleştirirsek her iki değer ile ihtiyaçlar ve gelişim tamamlanmaktadır. Bu değeri bütünsel gören insan maddi ve manevi en kazançlı olandır. Hayatta sahip olduklarımız ve sahip olamadıklarımız ile dengeli yaşam en değerli olduğu hayatın asıl anlamıdır. Tehlikelerden bir çok şekilde korunma yöntemleri vardır. Tehlikeleri bilmek en başta gelir pek tabi. Ya tehlikeleri bilmeyecek katar toysak ne olur? Tecrübe bizim için hatanın tekrarında korunmamız adına kendimizi tehlikeler karşısında durdurma becerisidir. Hatalar bizi daha duyarlı hale getirir, hiç tecrübe etmeden kötü ve kötülüklerden nasıl uyarı alırız? İnançlarımız sayesinde gelenek ve göreneklerimize tutunarak. Hayatımızın geçtiği toplum bizim için en güzel çerçevedir bize sadece kulak vermek düşer. Hata yapmadan hatadan dönme olanağı tanır. Toplumsal değerlerimize sahip çıktığımız ölçüde refahımız artmaktadır. Peyami Safa, okundukça içimizi katman katman açar, açığa çıkarır bütün benliğimizi ve bize ayna tutar. Karanlık tarafımızı aydınlık tarafımıza, aydınlık tarafımızı karanlık tarafımıza yansıtarak bütüncül görmemizi sağlar. Değer ve değersizliğin insana zaaf olarak yansıdığını, zaafların verdiği sebebiyetlerin ve bunların doğurduğu felaketlere ayna tutar. Peyami Safa, okurun ruhuna doğru rehberlik eden samimi içten çok iyi bir dost gibidir. Sevgiyi şefkat ile yansıtarak okurun ruhuna ayna tutar. Mebrure, Behiç, Belma ve Nadir eserin ana karakterlerindendir. Mebrure işgal altında olan İzmir’de esir düşen babasının akıbetini öğrenmek için geldiği İstanbul’da sütbiraderzadesi olduğu Nafi Bey’in ailesi ile Şişli’deki evlerinde kalır. Babasını aradığı süre içerisinde bir dizi olaylar gelişir. İtilaf Devletlerince işgal edilen Anadolu’nun muhtelif bölgelerinin Mütareke döneminin en buhranlı günleridir bu günler. İstanbul sosyetesinin savaştan bile yıkıcı, yozlaşmış, hayatlarının tam içine girer Mebrure. Vücutça, hisçe, fikren yorgun, ezik, bitkin, halsiz, mecalsiz bir haldeyken daha da kötüsü ile karşılaşır. Yalnız ve çaresizken kaldığı muhitin kendine tesir etmeye çalışan ahlaki çöküntüsüyle mücadeleye başlar. Türk milletinin içinde bulunduğu savaş ortamına kayıtsız kalınmakta ve bütün değerler çiğnenmektedir. İzmir Amerikan Mektebi’nde okumuş zeki ve yetenekli, çok iyi yetiştirilmiş güzel bir genç kız olan Mebrure. İşgalcilerin hayatlarında sahip oldukları her şeye el koymalarıyla zor duruma düşer. Kaldığı akrabaları yalnız birbirlerine zevk, eğlence ve heyecan vermek için bir araya gelmişlerdi. Başkaları tarafından kutsiyet tanınan her şeyi hurafe sayıyorlar korkmadan çiğniyorlardı. Mebrure, erkeklerin zendostane haraketlerine tepkiliydi. Mebrure hayatının en buhranlı günlerinde babasını aradığı sürece İstanbul’un Sözde Kızlar kafilesine katılarak babasını unutacak mıydı? Sonuç olarak eser; yoklukta, zor durumlarda huzura imrenen bir kişinin mücadeleci yapısıyla kendini nasıl ayakta tuttuğunu gözler önüne seren eser, bir yandan da bu durumda insanların düşecekleri çöküntüleri gözler önüne sermektedir. Sadelik, huzurun kaynağıdır. Eser ele aldığı kişileri irdeleyerek toplumsal ve bireysel yozlaşmanın felaket sonuçlara ulaştırdığını gösterdiği gibi ahlaki konularda ders almamızı sağlamaktadır. Peyami Safa Sözde Kızlar Ötüken Yayınları 240 sayfa Ülker Gündoğdu - 23.11.2020
Ülker Gündoğdu
Ülker Gündoğdu
Sözde Kızlar
Sözde Kızlar
Peyami Safa
Peyami Safa
kitaphaber.com.tr/sozde-kizlarin-...
Sözde Kızlar
Sözde KızlarPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 20219.2k okunma
·
17 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.