Gönderi

80 syf.
·
Puan vermedi
Fukara Değil Gariban
Melih Cevdet, Orhan Veli, Oktay Rifat. Üçü de garipçi. Böyle yazıyor edebiyat kitaplarında.. İşin siyasi yanına hiç mi hiç bakmayacaksın muhterem. Bakıp da bakmıyormuş gibi yapacaksın.. Şair bir bütünse, şiiri her herzeye veya her hikmete alet edilmeye gayet müsaittir. Orhan Veli'yi şöyle bir köşeye çekip, Melih Cevdet ile Oktay Rifat'ı dışarda bırakıyorum. Hür düşüncemdir muhterem, Orhan Veli harbi garip şair. Diğer ikisi ise birer acayip zat. Melih Cevdet'in bolca bozlak dinlediğinden eminim. Sırf bu yüzden okuyorum desem, yalan olmaz. Fakat Orhan Veli bozlak konusunda şüpheli. Gözler beyhude belermesin, bu gayet mühim bir meseledir. "Ne atom bombası Ne Londra konferansı Bir elinde cımbız Bir elinde ayna Umurunda mı dünya?" Bu mısralar, bozlaktan da mühim bir meseledir. "Dünya/yaşamak umrumdadır!" demeden şair olunmaz. Demekle de olmaz. Şairin, Çin Seddine dudak ısırtan, utanç duvarına rahmet okutan umursamazlığı, sanıyorum ki yalnızca insan bahsine mahsus. Fakat yaşamak, son derece mühim bir meseledir. Mesela; "Dünyayı güzellik kurtaracak" sözünü duyduğunda ayna karşısına geçen Leyla, şiirdeki sevgili değil, argodaki müptezeldir. (Muammer Bilgiç ağabeye selam olsun.) Kısacası, şairlerin cümlesi bir garip, bir kısmı acayip, bir tanesi de garibandır. İşte bakınız, hücceti burada; "Ama hepiniz, hepiniz… Hepiniz geçim derdinde. Bir ben miyim keyif ehli içinizde? Bakmayın, gün olur, ben de Bir şiir söylerim belki sizlere dair; Elime üç beş kuruş geçer; Karnım doyar benim de." *** İşte bu gariban şair, bir devrin en büyük ekolüydü. Ardından gelen birkaç furya, yalnızca ona öykünür, onun gibi yazmaya çabalar ve birbiriyle yarışırdı. Ah.. Küçük İskender mezarından kalksa da bir konuşsa. Küçük Rimbaud'un o bozuk ağzı iyi laf yapardı ya neyse.. *** Orhan Veli'nin hiç bilmediğim yönüyle tanıştım bu kitabında. Karagöz oynatması da yazmış vaktiyle.. Fevkalade hoşuma gitmişti. Hatta en çok o fasıl hoşuma gitmişti.. Birazını iliştireyim şuraya da içinizde bir şeyler depreşiversin; HACİVAT: Ayol Karagözüm, vakt-i şerifin hayırlar olsun. KARAGÖZ: Sinsileri sansarlar boğsun, kerata. HACİVAT: Aman Karagözüm, bana vurmanın esbab-ı mucibesi? KARAGÖZ: Bizim telli hocanın ne esvabı var ne cübbesi, kerata. HACİVAT: Aman Karagözüm bana vurmağa hakkın yok. KARAGÖZ: Al da şu yumruğu burnuna sok. *** Bilmediğim bir muhabbet kaynıyor içimde Orhan Veli'ye dair. Okuyarak sevmedim, severek okudum.
Beni Bu Güzel Havalar Mahvetti
Beni Bu Güzel Havalar MahvettiOrhan Veli Kanık · Yapı Kredi Yayınları · 20182,486 okunma
·
59 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.