Gönderi
Fowles farkli bir yazar. Yapılan yorumlarda genel olarak kitabin sonunun olmadığından bahsedilmiş fakat ben öyle düşünmüyorum. Bence yazarin son yazmak gibi bir derdi yok. Zaten kitabi bir Hristiyan mezhebi olan "shaker" cemaatine bağlamış olmasi hayli ilginç değil mi? Bu cemaat günahlardan arınmak için vücudun hızla sallanmasi gerektigine inandığından "shaker" isminin layık görülmesi kimseyi şaşıtmamıştir. Fakat asıl ilginç olan bu cemaatin liderinin bir kadın olmasi. Düşünebiliyor musunuz, 18yy.da basinda bir kadin bulunan bir dini organizasyon var. Bu bir kurgu degil wikipedia'dan "Ann Lee" olarak arastirirsaniz gorebilirsiniz.
Gelelim yazar bunu kurguya nasil yedirmis?Dini öğretileri gercekten dibine kadar ele almış diyebilirim. Hatta hızını alamayıp, kitaba bir sonsöz eklemiş ve bu dünyanın iyiliği için yapılacak en iyi şeyin tüm yerleşik dinlerden kurtulunmasi gerektigini söylemiş. Geçmişte gerekli olduklarını fakat simdi ve gelecek için bir anlami olmadıklarını anlatmış. Kitabin ozellikle sonlarına doğru artan dini tartışmaları resmen soluksuz okudum. Siddetten degil iknadan yana olduklarını ifade etmeleri bana "medeniyete galebe ikna iledir" sözünü hatırlattı ki olayın 18. Yy.da geçtiğini düşünürsek hayli dikkat çekiciydi.
Herseye rağmen Fowles okuma kotamı doldurduğuma inaniyorum :)) Koleksiyoncu, Fransız Tegmeni, Büyücü ve son olarak Yaratık! Favorim Fransız Tegmeni'nin kadını oldu. Bence okuma sırası olarak Yaratık, Büyücü'den önce olmalı. Eger Yaratık'tan sonra da hala Fowles'a devam etmek isterseniz Büyücü'yu okuyun derim. Çünkü Büyücü ve Yaratık'in "yalan" gibi bir ortak noktası var ve Yaratık'in o kısmını severseniz Buyucu'de cok daha gelişmiş versiyonunu göreceğiniz icin fikir sahibi olmuş olursunuz.
Keyifli okumalar dilerim.
·
109 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.