Gönderi

134 syf.
4/10 puan verdi
Franz Kafka bir hukukçu olarak hayatını geçirmiş. Özellikle 1883 yılında doğmuş ve kendi yaşadığı döneminde kendi yazdıklarının yayınlanmasını arzu etmemiş ilginç bir yazar. Sonrasında elde edilmiş yazıları bir araya getirilerek yeniden kitaplaştırılıyor. Şimdi bu süreç ve bu kitabı okuyan kişi diyor ki; bir adam sabahleyin böcek olarak uyansa ne olur? Ve bu böcek olarak uyandığında önce aile bireylerinden babasını, sonrasında kız kardeşinin, ona yardım eden kız kardeşinin, sonrasında annesinin yavaş yavaş ondan uzaklaşmaların, yaşadığı odasındaki eşyaların atılmasını, sonra da bir sabah ölüp gitmesini anlatıyor. Ya ne anlattı şimdi bu adam diye insan sıkıntıya düşüyor. Anlayamadığım bir şey mi var diye bakıyorsunuz. Ama Franz Kafka bu kitabında baştan sona müthiş derecede bilincimize verdiği bir ana argüman var. Franz Kafka burada kendini anlatıyor. Nasıl anlatıyor diyecek olursanız o da şöyle; kendisi kitabın girizgah tarafında hayatından örnekler anlatılırken 1. Dünya Savaşı’nda vücudu çok zayıf olduğu için savaşmaya kabul edilmediği, askere kabul edilmediği anlatılır. Franz Kafka yaşadığı dönemde farklı düşünen, ateist bir düşünceye sahip olan bir yazar olarak kendisini bir böcek olarak tanımlar. Yani şöyle düşünür; beraber olduğum insanlar ve beraber olduğum insanların inançları, bana karşı olan sevgileri, bana karşı olan muhabbetleri ben böcek olsam devam eder mi ki? bu bir. Eğer ben farklı düşüncemle insanlardan ayrı bir şey olacak olsaydım, bir varlık olarak da farklı olsaydım ne olabilirdim? Bakıyor, ben diyor böcek olabilirdim. Ben böcek olduğumda neler yaşayabilirdim? İşte odamda şunları şunları şunları yaşardım. Odası kendi küçük dünyası. Ve bu küçük dünyası diye tabir ettiği yer aslında müthiş sonuçlara ulaşsam da diğerlerine göre bir böceğim diyor. Ama Franz Kafka insan kafasını şuraya götürüyor; her ne kadar farklı düşünen birisi olursan ol karşındaki çoğunluk o kadar büyük bir çoğunluk ki bir böcek gibi gelip gideceksin. O yüzden küçük dünyasında dış dünyadan ayrı bir dünya kurduğunu anlatan Franz Kafka, “Ne yaparsan yap nihayetinde kendi dünyanı yaşa. Dışardaki dünyanın değişmesini bekleme. Seni anlamalarını bekleme. Seninle beraber ortak bir paydada buluşacaklarını bekleme. Sen düşüncen itibariyle, hayat biçimin itibariyle artık bir böcek gibisin aslında onlar için. Ve hatta kendin için de öylesin. Yaşam standartların değişecek düşüncen değiştiği için. Bu yüzden dolayı bunları bekleme.” demenin bir başka versiyonunu bize anlatıyor. Aslında kendisiyle özdeşleşmiş olan yaşam biçimini kendisine anlatıyor Franz Kafka. Dolayısıyla satırların arasını o mantıkla okuduğumuzda şununla karşılaşıyoruz: Hem trene yetişse bile patronundan azar işitmekten kurtulamazdı deniyor çünkü Franz Kafka annesiyle babasının ihtiyaçlarını gidermek için çalışan bir adam ama onları anlatırken şundan bahsediyor: “Çünkü şirketin kapıcısı saat 5 trenini beklemiş ve gelmediğini çoktan bildirmiş olmalıydı. Kapıcı, patronun bir yaratığıydı. İradesi de yoktu. İdraki de. Yoksa hastayım mı deseydi. Ama bu son derece nahoş, kuşku uyandırıcı bir şey olurdu çünkü Gragor beş yıllık çalışması boyunca bir kez bile hastalanmamıştı.” Şu manaya geliyor; biliyorsunuz Almanya’da bir işçinin hastalanıp işten yoksun kalması onun için çok kötü bir izlenim bırakır işveren tarafından. Bir diğer taraftan dünyanın geri kalanının birer yaratık olduğunu anlatan değişik bir ironiyle bize şunu söylüyor: Kendinin böcek olduğunu diğer canlılardan bugünün inanan normal insanlarından farklı olduğunu düşünsen de aslında yaratık olan onlar çünkü onlar sabahtan akşama kadar bir dünya meşguliyetindeler. Sense onlara mecburen onlarla berabersin. “Gregor kapıyı açmaya niyetli değildi. Yolculuklarında yaptığı gibi evdeyken bile tedbirli davranıp bütün kapıları kilitlemiş olduğuna sevindi.” Yani Gregor normalde o böcek olarak uyandığı sabaha kadar da odalarını kilitli yaşayan bir adam. Ve şunu anlatıyor; kendi küçük dünyanı birilerinin kolayca gelip çıkmasına izin verme sakın. “Yataktan kurtulması için en ufacık bir umut bile olsa bu uğurda her şeyi gözden çıkarmaktı.” Evet diyor zaman zaman umudunuzla bulunduğunuz pozisyondan çıkıp bazen insanlar kadar rahat olmak istersiniz çünkü ateistlere göre ya da farklı düşünen insanlara göre daha hayatın içerisinde ve dini yaşayan insanlar böyle yaratık gibi, koyun gibi tabiri caizse tırnak içinde ifade edilir ya o yüzden oradan çıkıp onlarla beraber bir şey yapmayı umut etme diyor. Çünkü sen artık farklı düşündüğün için artık aynı zamanda farklı bir biyolojinde var. Dolayısıyla saplanıp kaldığın yerlerden çıkma umudundan çok kendi içerisindeki zevkin tatminine de ulaş. “Mesela çalışanların istinasız hepsi rezil insanlar mıydı?” diyor. “Aralarında hiç yerine sadık ve görevine bağlı olan, sabahleyin birkaç saat işe gitmezse vicdan azabından deliye dönecek ve bu yüzden yataktan çıkamayacak hale gelecek kimse yok muydu? Yani vardır elbette.” diyor. “En az benim kadar farklı düşünebilecek olan insanlar da vardı ama bunların ne yazık ki hayatta benim gibi böcek olmayı bile göze alabilecek bir umutları onlar için olmayabilirdi veya böyle bir inanışları ya da böyle bir motivasyonları. Son zamanlardaki çalışmalarınız hiç tatmin edici değildi. Gerçi karlı işler yapılacak bir dönemde değiliz. Bunun farkındayız ama hiçbir karlı işin yapılamadığı bir mevsim yoktur. Bay Samsa olmamalıdır.” diyerek böcek olduğu için işten atılan adama söylenen cümlelerin beyan edildiği bu arada insanın kar etmediği yerde değerini kaybettiğini anlatır Franz Kafka ve burada da haklıdır. Bir insanın bu dünya hayatında kar ettirmedikçe başarısız kabul edildiğini anlatır Franz Kafka. Ve der ki; ben böyle bir hayatta böcek olmayı, böcek gibi düşünmeyi, diğerleri gibi koyun gibi olmaktansa böyle olmayı yeğlerim. Ama gelin görün ki böyle olmanın, tek başına yaşamanın ve yeterliliğin aslında insanı nasıl bir yalnızlığa ve ölüme sürüklediğini de sonradan anlatır. Ve itiraf da eder tabiri caizse. Böyle yaşamaya devam etseniz de çok büyük bir şey beklemeyin. Kendi dünyanızda kendi mutluluğunuzu yaşayın der. Tam da bugünün gençlik kafası. Yani neden böyle yapıyorsun dediğinizde “Hiç öyle yaşamak istediğim için. Hiç öyle olmak istediğim için. Hiç dış dünyayla anlaşamadığım için, kendime ait bir dünya kurguladığım için bu haldeyim abi.” demiyorlar mı? “Ama Gregor ne yapılmasını biliyordu.Temsilci durdurulmalı, sakinleştirilmeli, ikna edilmeli ve sonunda elde edilmeliydi tekrar işi kazanmak için. Gregor’un ve ailesinin geleceği buna bağlı idi. Keşke kız kardeşi de burada olsaydı. Akıllı bir kızdı o. Daha Gregor kımıldamadan sırt üstü yatarken bile ağlamaya başlamıştı. Ve temsilcinin o kadın düşkününün dikkatini mutlaka ve mutlaka üzerine çekerdi kız kardeşi.” Yani burada Kafka şundan bahsediyor; iş hayatındaki insanların kadına olan düşkünlükleriyle beraber şehveti anlatmaya çalışıyor aslında. Dış dünyanın şehvetlerine karşılık kendi dünyanda oluşturmuş olduğun mekanizmanın bunu anlamasını bekleme diyor. Çünkü zaman zaman bu şehvetten ötürü kaybettiklerini yan yana dizsen sen de onlar gibi bazı şeyleri kaybedecek olmaktan asla korkma. Çünkü yeri gelecek kaybedeceksin. “Bu sözleri duyan Gregor son iki aydır insanlarla doğrudan konuşamamasının, ailesinin hep aynı düzen içinde yaşamasıyla birleşince kendisinde akıl karışıklığına neden olduğunu anladı. Odasının boşaltılmasını gerçekten arzu etmiş olmasının başka türlü bir açıklamasını bulamıyordu. Çünkü aileden kalma mobilyalarla döşenmiş huzurlu, sıcak odasını istediği yöne engellenmeden sürünebileceği ama aynı zamanda insan geçmişini hızla ve tamamıyla unutacağı bi ine çevirmeyi gerçekten istiyor muydu?” Evet gerçekten istiyordu ki Franz Kafka, kendisine bu hikayeyi anlatıyordu. Dolayısıyla insanlardan ayrışma sürecini böcekleşmesiyle anlatıyordu Franz Kafka. Ve bunu şu cümlelerle daha da altını çiziyor, bir yöntem geliştirmeye başladığında bu süreçte bize anlatıyordu. “Gregor’un boş duvarlara tek başına hükmedebileceği bir odaya Grete’den başka hiç kimse girmeyi göze alamazdı herhalde.” Sadece onun izin verebildiklerinin girebildiği bir odadan bahsediyordu Franz Kafka. Hatta insanların girerken iğrenebilecekleri. Çünkü artık Gregor bir böcekti. Dolayısıyla böyle olmaktan da çekinmemek lazım diyordu. Dolayısıyla bugün uzun zamandan beri özellikle hani farklı giyinmek, farklı durmak, bir pislik gibi adlandırılmak, hatta biliyorsunuz filmlerde “Sen bir pisliksin adamım.” gibi bir Amerikan cümlesi vardır ve karşı tarafın da “Evet ben bir pisliğim.” demesi vardır. Pisliğin aslında orada kullanılan anlamı şu; “Evet ben sizden farklıyım. Siz kendinizi temiz görüyorsunuz. Eğer temiz olan sizseniz biz de pisliğiz.” manasını çıkartmaya çalışır. Ve sonra böcek farklı dönem yaşıyor. Artık odasına bırakılıyor. Kız kardeşi ona bakıyor. Sonra bakmaktan da vazgeçecek. Ama bu arada kadınlar odasını temizlemeye başlıyorlar. Odasını boşaltıyorlar. Sevdiği her şeyi alıp götürüyorlardı. Yani diyor sen böyle yaşarken birileri gelip senin hayatına müdahale edecek. “Testeresinin ve diğer aletlerinin durduğu sandığı çoktan odadan çıkarmışlardı. Evet bazı şeyleri kullanamasan da artık geçmiş hayatından kalan bazı şeyleri bir yerde biriktirmiş olabilirsin ama onlara dokunacaklar. Geçmişini kurcalayacaklar. Sen geçmişte dindardın, dini inancın vardı ya da bizler gibiydin. Şimdi ne oldu soframızdan ayrıldın diyecekler. Siz onunla aynı sofrada oturamayacak hale gelebileceksiniz. Şimdi de ayakları neredeyse döşemeye gömülmüş. Ticaret okulu öğrencisiyken, orta okul öğrencisiyken hatta ilk okul öğrencisiyken üzerinde ödevlerini yazdığı çalışma masasını yerinden oynatıyorlardı.” Şunu diyor Franz Kafka; farklı düşündüğünüz andan itibaren okullarınızın her aşamasında sizi tam olarak anlayabilecek olan insanları beklemeyin çünkü onlar bu sistemin yapısını size anlatmakla görevli olanlar. Bir sistem karşıtı olan bu düşünce devam eden süreçte şu ifadelere yer veriyor: “Gregor gecelerini ve gündüzlerini neredeyse hiç uyumadan geçiriyordu.” Tıpkı bugünün gençleri gibi. “Bazen kapının bir dahaki açılışında ailenin meselelerini tıpkı eskiden olduğu gibi yeniden denetim altına almayı düşünüyordu.” Yani diyor zaman zaman dış dünyaya faydalı olabilmek, onlarla iletişime geçmek için bir mücadele vereceksiniz ama şimdi size anlatacağım gibi sizin onları düşündüğünüz kadar onların sizi düşündüğünü filan zannetmeyin. Aslında farklı düşünen insanlardır diğerlerini düşünen. Diğerleri ise sadece kendilerini düşünürler, sizi düşünüyormuş gibi yaparlar. Bakın dikkat! Şimdiki cümleler aile tabanına karşı bu cümleleri çok net bir şekilde öğretmeye başlıyor. “Bakımı kötü yapıldığı için sadece öfkeyle doluyordu içi. Canının neyi çektiğini hayal edemiyordu ama karnı aç olmasa da yine de layık olduğu şeyleri alabilmek için kilere nasıl girebileceğine dair planlar yapıyordu. Artık Gregor’un çok hoşuna gidecek ne yapılabilirdi diye düşünmeksizin herhangi bir yiyeceği ayağıyla Gregor’un odasının içine itiyordu kız kardeşi. Akşamları da yiyeceği sadece tadına da bakılmış olsa, çoğunlukla öyle oluyordu, hiç dokunulmasa da hiç aldırmadan süpürgeyle dışarı alıyordu. Kapısını eskiden kız kardeşi onunla konuşmaya gidiyordu. Bu sefer atar gider oldu.” Yani bir süre sonra diyor en sevdiğini zannettiğiniz insanlar dahi size böyle davranacaklar. Buna şimdiden hazır olun. Bir fikri değişmenin, bir hayat biçimi değiştirmenin bir bedeli var. Bu bedeli ödeyeceksiniz. “Sevgili anneciğim ve babacığım dedi kız kardeşi.” Anlattığımız kız kardeşi. “Ve söze başlarken eliyle masaya vurdu. Bu böyle devam edemez. Bunu siz göremiyorsanız, ben görüyorum. Bu yaratığın önünde kardeşimin adını ağzıma almayacağım. Bu yüzden sadece bundan kurtulmaya çalışmalıyız demekle yetineceğim. Onun bakımını sağlamak ve ona tahammül etmek için bir insanın elinden gelecek her şeyi yaptık. İnanıyorum ki bu konuda hiç kimse bize en ufak bir suçlamada bulunamaz.” derken insan vicdanının zannedildiği gibi kesin kurallara bağlanmadı. İnsanların kendi menfaatleri uğrunda vicdanlarını temizleme uğrunda kendi yaşam biçimlerini şekillendirdiklerini ya da kendi vicdani şekilleriyle hayatlarına yön verdiklerini anlatır. Bu yüzden bu vicdansızlara karşı okuyucuyu uyarır. “Gerçi bütün vücudu ağrıyordu ama” işte son günlerine geldik şimdi “sanki ağrılar gitgide hafifletiyormuş gibi hissediyordu. Sonunda tamamıyla geçecekti.” Franz Kafka diyor ki şimdi, dikkat et bir an gelecek tamamen kopacaksın. Bütün beklentilerin yıkılacak. Hakikaten böcek olduğunu kabul edeceksin ve o böcek olmanın verdiği ağrılar, sızılar dayanılmaz şeyler olacak. Bir an gelecek bir hafifleme olacak. “Sırtındaki çürümüş elmayı ve onun çevresindeki yumuşak tozla kaplanmış iltihaplı bölgeyi neredeyse hissetmiyordu.” O yediği yemekle alakalı şeyden vazgeçmesiyle de alakalı bir durum. Bağlı bulunduğu elmadan bahsediyor. “Şefkatle ve sevgiyle ailesini düşündü.” Evet diyor onlar beni sattılar ama ben onları asla satmazdım. “Ortadan kaybolması konusundaki kendi kararı” odada bir yere saklanmış, “kız kardeşinin bu konudaki kararından belki de daha kesindi. Kuledeki saat sabahın üçünü duyurana kadar bu boş ve huzurlu düşüncelerle vakit geçirdi. Ortalığın aydınlanmaya başladığını penceresinden gördü. Sonra kafası iradesi dışında tamamen önüne düştü. Burun deliklerinden son nefesi incecik dışarı süzüldü. Ve Gregor öldü.” Hakikatteyse Franz Kafka bunun bir ölüm olmadığını aslında bir başlangıç olup onlardan kurtulduğunu okuyucuya vermeye çalışır. Çünkü huzurla boş düşünceden bizi kurtardığını, huzurlu düşüncelerin insanı boşa sürüklediğini, aklın daha fazla düşünmesi gerektiğini, kalbi olan hislerden uzaklaştıkça aklın çalışabileceğini, böylece kendi oluşturabileceği boşluklardan kurtulup dopdolu bir düşünce hayatına böylelikle geçebileceğini sunarken bu andan itibaren bizler Gregor’un aslında böcek olmayı bir ara evre olarak kullandığını anlamaya başlıyoruz. Bu saatten sonra ölümle başlayan yeni bir süreç var çünkü artık yazdıkları ölümsüz Franz Kafka’nın. Dolayısıyla o yazım aşamasını geçen süreçte böcek olmayı, insanların doğal dindar hayat yaşama biçimlerinin ayrı kalmada yaşanan bir ara form düzeni olarak bizlere anlatıyor. “Gregor’un cansız bedenini süpürgeyle epeyce ileriye itti.” Kim? Temizleyici kadın. “Bayan Samsa süpürgeye engel olmak istercesine annesi bir hareket yaptı ama onu durdurmadı. O zaman dedi Bay Samsa, tanrıya şükredebiliriz. Haç çıkardı. Kadınlar da aynısı yaptılar. Kurtuldular artık böcekten. Haç çıkardılar.” Neden? Çünkü ölen bir böcek olmasına rağmen kendi evlatları olduğu için böyle yaptılar. Franz Kafka’da şunu söylüyor; onlar haç çıkardılar yani dinlerinin gereğini yaptılar. Bense onlardan kurtuldum. Onlar sayesinde kurtuldum. Dolayısıyla hayatta kurtulacağımız düşünce biçimleri bazen o düşüncenin sahiplerinin bizi iteklemesinden dolayı olur. Bir böcek gibi hissedersiniz kendinizi. Halbuki bu yepyeni hayat geçişiniz için ara formdur. Bundan sonraysa ateizm, sosyalizm neyi yaşayacaksanız apayrı bir kafada ve apayrı bir dünyada bir araya geleceğiz diyor Franz Kafka. Elbette ki bu Franz Kafka’nın kafasının arkasındaki gerçeklerin satıra düşerken yaşanan süreç ve serüvendi. Okuyucu belki bunu anlamıyor. Ancak hayatının içerisinde belli şeyleri ayrıştırmayı kendi özel hayat ve düşünce biçiminin ailesi de dahil olmak üzere en sevdiği ve yakınlarına karşı bazen kendisini böcek gibi hissettirecek bir pozisyona sokacağını ancak sonrasında mutlak bir kurtuluşun yine kendi fikirleriyle mümkün olduğunu bize öğretiyor. Efendim hep kötü kitaplar ya da kitaplardaki kötülüklerden bahsetmek istemiyoruz. Daha güzel ifadelerle gençlerimizin okuması gereken kitaplardan da bahsetmek istiyoruz. Bu konuda da sizlerden yorum bölümünde yine okumamızı, incelememizi, irdelememizi istediğiniz kitaplarınız varsa yazmanızı bekleriz efendim. Ne diyelim. Franz Kafka kendini anlatmış ama bizler kendimizden haberdar olursak okuduklarımızı doğru bir şekilde süzgeçten geçirip ne anlamamız gerektiğini ve ne yapmamamız gerektiğini daha iyi kavrayabiliriz. youtu.be/rwOfrvZhmvY
Dönüşüm
DönüşümFranz Kafka · İnsan Kitap · 2017224,2bin okunma
··
424 görüntüleme
Harikullah okurunun profil resmi
"Ama gelin görün ki böyle olmanın, tek başına yaşamanın ve yeterliliğin aslında insanı nasıl bir yalnızlığa ve ölüme sürüklediğini de sonradan anlatır. Ve itiraf da eder tabiri caizse. Böyle yaşamaya devam etseniz de çok büyük bir şey beklemeyin. Kendi dünyanızda kendi mutluluğunuzu yaşayın der. Tam da bugünün gençlik kafası."
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.