"Şapka" Çıkarabiliriz
Derdim ki; "Filozof, basit meseleleri keşmekeş bir üslup ile anlatıp, ardından gelecek filozofların kavrayış yetkinliğini teftiş eden ve ayakta durabilmek için dahaca karmaşık olabilme yolları arayan kaçkın kişiliktir."
Halil Cibran adeta bu tutuma tepki olarak doğmuş. Her şey yalın ve alabildiğine net. Böylesi basit cümlelerle, basit gerçekleri haykırıyor ve öyle ya da böyle "vay be" dedirtiyor.. Bu gerçekten zor bir iştir. En çok da basit düşünmek.. Basit cümle kurmak ise yazardan bağımsız bir eylem değildir. Örneğin; "düşersen, düşmüş olursun" gibi bir cümle koyalım buraya. Bu cümle iki türlü tepki çağrıştırır:
1-) Burada bir derinlik var ama.. Dur dur bulacağım!
2-) Ne bu şimdi? Dalga mı geçiyor bu adam?
Aklımızdaki çağrışım bu cümleyi kuran kişiye binaen oluşur. Diyelim ki yukarıdaki "Düşersen, düşmüş olursun" cümlesi binaenaleyh Süleyman Demirel'e ait. Şüphesiz hepimiz 1. seçenekteki tepkiyi verirdik... Ne de olsa "Dün dündür bugün bugündür."
Kısacası demem o ki; Bu aforizmaların sahibi Hikmet Anıl Öztekin olsaydı, bu kadar etkili olmazdı. Ama biz biliyoruz ki Halil Cibran, her kılcalında ayrı ayrı nümayişe kalkan o dehşetli açmazların kıskacında damıtıyor bu aforizmaları.
Yine biz biliyoruz ki Halil Cibran bize -diğerleri gibi- akıl vermiyor, deneyim aktarıyor. Hikmet Anıl'a nazaran çok ama çok başarılı bir eser. Fakat tek başına değerlendirdiğimiz zaman "okumasam da olurmuş" diyebileceğim bir kitap. (Türün cılız oluşundan)
Adettendir:
"Kaplumbağalar yollar hakkında tavşanlardan çok daha fazla şey anlatabilirler."
Not: Yukarıdaki "binaenaleyh" kelimesi, tümcede bir sıfat olarak kullanılmıştır.
