Aslında baktığın zaman herkes Tanrı'nın bir kuludur. Öyle ya da böyle.
Cormac McCarthy şüphesiz favori yazarlarımdan.
İlk kez 1973 yılında yayınlanmış. Kısa bir kitap. Ayrıca bölüm sayısı da fazla. Yarım sayfa bile bölüm var bolca.
Bu kitap öncelikle kötü bir karakteri anlatıyor. Aslında kötü değil, neyse. İyilik yok, boyuna karamsarlık var kitapta baştan sona. Bu kitap bir yol gösterici değil, bir eğitici değil, yüreğinizi ısıtan sımsıcacık bir öykü yok, romantizm yok, bu kitapta bolca cinsellik var arkadaşlar, bolca şiddet içeren kısımlar var, okurken çoğunun tiksineceği, belki de midesinin bulanacağı durumlar var.
McCarthy'nin en sevdiğim yanı da bu. Hayatı olduğu gibi anlatmak. Bir amaç taşımıyor, süsleyip püslemiyor bir öyküyü, hayatın içini dibine kadar anlatıyor. Karakterler çok gerçekçi. Anlatım şahane. Bayılıyorum. Diyaloglarda tırnak işareti vs kullanmıyor, akışına bırakıyor cümlenin.
Hikayenin karakteri Lester Ballard. Evet, bu adam tecavüz ediyor, öldürüyor, çalıyor vs vs. Tiksinebilirsiniz, ben ne okuyorum diyebilirsiniz, böyle bir kitap nasıl yazılır biri tarafından diyebilirsiniz, ama böyle işte. Ballard neden bunları yapıyor? Dışlayabilirsiniz. Tıpkı çevresindeki herkesin onu dışladığı gibi. Evet, dışlıyorlar. Çünkü diğer insanlar gibi değil, onlar gibi yaşamıyor. Bir şey yaptığı da yok, yaşıyor işte, Tanrı'nın bir kulu sadece. Ama unutmayın ki sorunlu büyüyen bir karakter ve toplumun dışlamasıyla birlikte kendini toplumdan iyice soyutluyor. Ve kötülük yapmaya başlıyor. Yani bir nevi onu çevresindeki insanlar yaratıyor. Sizi bilmem ama ben okurken duygulandım.
Evet, çevrenizdeki kötü insanlara bakarken ve düşünürken bunu bir kez daha gözden geçirin. Zira herkesin bir hikayesi vardır ve herkesin hikayesi farklıdır.
Kitabın 2013 yapımı bir sinema filmi mevcut. Öyle ahım şahım bir film olmasa da kitabı okuyanlar için tatmin edici. Bakmanızda yarar var.