Aşk, kış kıyamette bile kelebek olmaya heveslenecek kadar çocuk tutabilmektir kalbi...
On yedi yaşında bir şizofrenim; benim de aşk tarifim böyle. İnsanların arasında yalnız hissediyorum kendimi; kimse sincaplardan ve kelebeklerden konuşmak istemiyor.
"Ben kelebek olacağım" dedim anneme; "kelebeğin ömrü üç gündür" dedi. "Zaten üç günlük dünyada yaşıyoruz" dedim. Evet ben hastayım; siz çok sağlıklısınız!
"Balık olmaya gidiyorum" dedim babama; "insan olarak yaratıldığına şükret" dedi. "Birazcık yosun kokmak ve kayalıklara pullarımı bırakıp, ışığa baygın baygın bakmak kim bilir ne güzeldir" dedim. Anormallik iyi geliyor bana; sizin normalliğiniz beni çok incitiyor...
"Bir gün ırmağa dönüşeceğim" dedim öğretmenime; "iyileşeceğine inanıyorum senin" dedi. " Hayal bilgisi dersleri olsa keşke; birimiz sazlık olsa, diğerimiz kırlangıç" dedim. Biliyorum ki beni anlamadı ben sesimi unutuncaya kadar susmak istiyorum oysa...
" Denizyıldızlarına çok özeniyorum" dedim arkadaşıma; "her zamanki gibi tuhaf konuşuyorsun" dedi. " Denizyıldızlarının şarkılarını duyabilseydin, sen de benim gibi özenirdin onlara" dedim. Tuhafım ve sizleri de tuhaflaşmaya davet ediyorum!
"Rengini niye içine attı rüzgarlar, biliyor musun?" dedim komşuma; "rüzgarların rengi yok ki" dedi. "Dağların, denizlerin ve ovaların haritadaki hallerini gördükleri günden beri, gizliyor o muhteşem rengini bütün rüzgarlar" dedim. Hayalciymişim hep; siz gerçekçi olduğunuz için yeryüzü böyle bencillerle, kıyımlarla ve mutsuzlukla dolu...
" Yarış atları, ayrıca faytonlarda kullanılan atlar ve eşekler hep hor görülüyorlar" dedim kardeşime;"kaderlerinde bu varmış, sen böyle şeyleri düşüneceğine psikiyatri kontrollerini aksatma" dedi. "Zalimlik, cehalet ve kibir nasıl da kutsallaştırılmış; ne acı" dedim. Atlar, eşekler ve ben, ağlıyoruz gece yarıları siz uyurken...
An gelecek, doğaya karışacağım; ağaçların, ormanların ve leyleklerin özüne serpiliverecek ruhum. Şimdilik insanım, evet; bir sokak kedisi ne kadar insan olabilirse, ben de o kadar insanım işte...
"Mezbahalar" desem susuyorsunuz, "nükleer santraller" desem umursamıyorsunuz, "hepimiz hayvanlarla, derelerle, ormanlarla eşiz bu dünyada" desem ayıplıyorsunuz;"aşk" desem,"beni anlamadınız, aşkolsun" desem, öylece bakıyorsunuz. Aşk benim doğa'mda var ve siz sevgisizlikler, doğa'mı katlediyorsunuz...
Slyvia Plath,"bir ayna damıtan şu buluttan daha fazla annen değilim senin" dedi bana uykumda;"uzayıp giden kara parçalarına inat, annelik yapıyorum yavru bir buluta" dedim ona. Öyle güzel söyleştik, öyle güzel dertleştik ki...
On yedi yaşında bir şizofrenim; bazen bir kaplumbağa, bazen bir yeşillik, bazen de bir kelebek sevgilim oluyor benim. İnsanların arasında yalnız hissediyorum kendimi; kimse düşlerden, özgürlükten ve aşk'tan konuşmak istemiyor.
Bir kelebek ölüsüyüm yanıbaşınızda; beni rengarenk rüzgarlar diriltiyor...
ERGÜR ALTAN Sürgün Günlükleri