Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

aslında her zeki insanın aklına, yeryüzünün bu en soyut gücünün, rasyonel olarak düzenlenmiş, ciddi ve eski dünyamıza böyle olasılık dışı harika öneriler getirmesinin her zaman için iyi bir fikir olduğu yönünde moral yükseltici bir düşünce gelebilir ve insan, bu ruhsuz dünyayı ruhundan başlayarak değiştirmeyi başardıkları için dünyanın aklını başından alan bu kişilere hayran olmak, onları yüceltmek gibi bir yanılgıya düşebilir. lakin bu idealistler ve ütopyacılar neredeyse her zaman, zaferlerinin hemen ardından, talihsiz bir biçimde ruha en kötü biçimde ihanet ederler. zira kudret, mutlak kudrete; zafer, zaferin kötüye kullanılmasına götürür ve bu fatihlerin tümü, kişisel hayalleriyle çok sayıda insanı , kendileri için yaşamaya ve hatta ölmeye seve seve razı olacak biçimde büyülemiş olmakla yetinmeyip bunun yerine çoğunluğu bütüncüllüğe dönüştürme ve tarafsız kalanlara da kendi dogmalarını dayatma hırsına kapılırlar; kendilerine boyun eğenler, uyduları, ruhsal köleleri, her zaman her hareketinin peşine takılanlar asla yetmez onlara- hayır, özgür olanlara, bağımsız kalmış az sayıda kişiye de dogmalarını tek geçerli gerçek olarak kabul ettirerek onları da kendisine övgüler düzen kişiler ve köleler olarak görmek isterler; her farklı düşünceyi devlete karşı suç olarak damgalarlar. dini ve siyasi ideolojinin diktatörlüğe dönüştürdüğü her sefer, tiranlık biçiminde yozlaşma laneti yeniden tekrarlanır. kendi hakikatinin içkin gücüne güvenmeyip kaba kuvvete karşı başvuran bir fikir adamı, insanın özgürlüğüe karşı savaş ilan etmiş olur. şu ya da bu fark etmez – hangi fikir, farklı kanaatleri tek kalıba döküp düzene sokmak üzere şiddete başvurursa, o andan itibaren artık bir ideal değil, vahşettir. başkalarına zorbalıkla dayatıldığında, en temiz inançlar bile akla karşı işlenmiş birer günah olur. stefan zweig / vicdan zorbalığa karşı
·
37 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.