Gönderi
Güç, oldukça tehlikeli bir silahtır. Geçmişten günümüze, devletlerden sosyal piramidin en küçük yapı taşı olan ailelere kadar gücü elinde barındıran pek çok kişi, yanlış kararlar vermiştir. Güç, değiştirir. Seni "Neydim, ne oldum?" alıklığına sokar. İnsanı, anlamsız bir otorite moduna geçirir. Özellikle siyasette adı çok geçen bir araçtır güç... Gücü elinde bulunduran devletler, otoriter bir hal alır ve bu gücüyle devletin her kurumunu etkileyebilir. Emile Zola'nın en çarpıcı eserlerinden "Suçluyorum" da bu konuyu ilgilendiren bir mektup aslında... Bu mektup, yayınlanışı sonrasında Fransa'da pek çok kurumu temelinden sarsmayı başardı. Zola'nın açık bir dille ve bir gazetecilik gözlemiyle yazdığı bu mektup, koskocaman bir Fransa halkını uçuruma sürüklenmekten kurtardı. tüm bu yargılama ve mektubun sonucunda güç dağılımı, kilise, devlet kurumları, milliyetçilik gibi pek çok konuda önlemler alınmaya başlandı.
Can Yayınları'nda çevirmen Tahsin Yücel' in katkılarıyla "Suçluyorum" üç bölümde ele alınıyor: Olayın ortaya çıkışı, Zola'nın yazmış olduğu mektup ve bundan sonrası... Kitapta, 19. yüzyılın sonlarında Fransa'da ortaya çıkan bir bordro sonucu, Yahudi bir subay olan Alfred Greyfus haksız yere casuslukla suçlanır. Dreyfus Davası açıldığı gibi Alfred Dreyfus'u suçlu görür. Yahudi olmasının da etkisiyle parmak hemen ona gösterilmiş ve gerçek suçlu, genelkurmay yetkililerince saklanmıştır. Yazarımız Emile Zola da 13 Ocak 1898'de L'Aurore adlı gazetede yayımladığı Fransız Genelkurmayına yönelik "Suçluyorum" adlı uzun mektubuyla olayın iç yüzünü anlatır. Dreyfus'un suçsuzluğu ve asıl suçlular metinde yer alır. Zola, bedeli yargılanmak olsa da dönemin Fransa'sını kökten değiştirmiştir.
·
4 views
Harika bir kitaptır.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.