Gönderi

Din, ırk ve milliyet, genellikle insanların "mukaddes saydığı" ve üzerlerinde "akılcı" bir tartışmaya girmekten çok, duygularıyla davrandıkları konulardır. Zaten bu kavramların her üçü de, genellikle bireyin iradesinden çok, "tesadüflere" bağlıdır: İnsanın nerede doğduğuna ve nerede büyütüldüğüne ilişkin tesadüflere. Onun için diyorum ki: "Din, ırk ve milliyet üzerine siyaset yapmayalım." İnsanlık, tüm din, ırk ve milliyetleri eşit sayan bugünkü demokrasi aşamasına gelene dek çok kan döktü bu kavramlar için. Din uğruna işlenen cinayetler, bütün semavi dinlerin tarihinde birer kara lekedir. Biraz derinliğine baktığınızda, bu cinayetlerin "kim yönetecek", "nasıl yönetecek" sorularına yanıt aranırken, yani "siyaset yapılırken" döküldüğünü göreceksiniz. Tarihi bırakın, Cumhuriyet Türkiyesi'nde, 1970'li yılların sonundaki Kahramanmaraş ve Çorum katliamları ve daha birkaç yıl önce ülkeyi yasa boğan Sivas katliamı, din ve milliyet duygularının sömürülmesindeki yanlışları vurgulamıyor mu? 12 Eylül öncesinde, kendilerine "ülkücü" ve "Türk milliyetçisi" diyen katiller, bu toplumun en iyi yetişmiş beyinlerini öldürmediler mi? Daha yirmi yıl önce, "Türk milliyetçiliği" kavramı, "katil" kavramı ile eşit tutulur hale gelmemiş miydi? Bugün sadece Güneydoğu'da değil ülkenin tümünde, kana susamışlığını, kadın erkek, genç yaşlı, çoluk çocuk demeden her an sergileyen PKK, bu eylemini "Kürt milliyetçiliği" adına yapmıyor mu? PKK'nın asıl "bölücülüğü", Türk kökenli vatandaşlarımızla, Kürt kökenli vatandaşlarımız arasında bir kin ve nefret yaratma eyleminde ortaya çıkmıyor mu?
·
27 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.