Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

/: Behlül-i Dânâ bir gün Bağdât sokaklarından birinde giderken, oynayan çocuklar gördü. Çocuklardan biri ise bir köşeye çekilmiş onlara bakıyor ve ağlıyordu. Behlül-i Dânâ o çocuğun yanına gitti ve; “Ey çocuk niçin ağlıyorsun? Gel sana bir şeyler alayım da sen de arkadaşlarınla oyna.” dedi ve çocuğun başını okşadı. Çocuk bakışlarını Behlül’e çevirdi ve; “! Biz oyun için yaratılmadık.” dedi. Behlül bu söze şaştı ve çocuğa; “Ey oğlum! Peki niçin yaratıldık.” diye sordu. Çocuk; “Allahü teâlâyı bilmek ve O’na ibâdet etmek için.” dedi. Behlül hazretleri; “Peki bunun öyle olduğunu nereden biliyorsun?” diye sordu. Çocuk, Mü’minûn sûresinin 115. âyet-i kerîmesini okuyuverdi. Meâlen; “Sizi ancak boşuna yarattığımı ve gerçekten bize döndürülmeyeceğinizi mi zannettiniz?” Hazret-i Behlül tekrar; “Ey çocuk. Sen hakîmâne konuştun. Bana biraz daha nasîhat et.” dedi ve ağlamaya başladı. Kendinden geçmişti. Kendine geldiğinde çocuğa; “Ey oğlum! Senin günâhın yok. Sen bir çocuksun. Nasıl oluyor da böyle düşünebiliyorsun?” diye sordu. Çocuk da; “Ey Behlül! Babamı ateş yakarken gördüm. İri odunları küçük çırpılarla tutuşturuyordu. Ben de Cehennem’in yanan küçük odunlarından olacağımdan korkuyorum.” dedi. Bu sözler üzerine Behlül-i Dânâ hazretleri tekrar ağladı. Kendinden geçti. Kendine geldiğinde çocuğu yanında göremedi. Oradakilere bu çocuğun kim olduğunu sordu. Onlar; “Tanımadın mı?” dediler. Behlül; “Hayır.” deyince, onlar; “Bu, hazret-i Hüseyin evlâdından seyyid bir çocuktur.” dediler. Behlül de; “Ancak böyle bir ağacın meyvesi bu kadar olgun olabilirdi.” deyip oradan ayrıldı. Rabbim bizi Ehlibeytten ayırmasın amin
··
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.