Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Çilehane - Garib Çoban
Özgür kanatları v/ar onun. Vaktin gemileri onunla yüzer şems vakti. Ve kurağıyla dolu g/özleri. Sabaha kadar savrulur rüzgarla hüzünleri. Kimsenin göremediği renk kokudur. Yavaşça alıverir yolunu başlangıçsız bırakır. Vakit mi, çok eski bir şiirdeki dize. Gecenin ters dönmüş anında. Ve yaysız zaman bir soluk. Kötülüğün ölümden kötek yediği. B/akarken zaman an’a, sıkıntım en gizli. En acı zamanda insanlık sıkıştı. Nakaratı var kabirtaşlarında hayatın. Gökkabıdan girip dört kapıdan birinde durabilensen. Vakit mi, çok eski bir şiirdeki dize. Canda cananını bulabildildiysen. Aşık için maşuğa edilen dualardaysan. Bir gül yeter dervişim diyene, aşk olsun. Can çekişmesi kıvılcımların. Denizin çalkantısının temizlediği yoldayım. Gecenin sesini geri plağa veriyorum. Vakit mi, çok eski bir şiirdeki dize. Yüreğim içinde delici bir merakta onu arıyorum. Gecede gizli olanlar o kadar başını döndürmüş ki. Ağırlaşmış duaların. Artık geri dönmemin zamanı diyen bir kabirtaşı. Sessizlik içinde ses. Çok fazla ağırlık kalmış çığlıklarda. Vakit mi, çok eski bir şiirdeki dize. Boğazında düğümlenmiş kelimeler. Cümleler çok gölgede kalmış. Almış veren aşk yokuşunda. Asla bitmedi duanın yolculuğu. Şu hayal meyal rüya olan dünyada. Yazgın yarının ötesindeki başlangıç. Vakit mi, çok eski bir şiirdeki dize. Soluğuna üflenen soluklar ellerinden. Acının taneleri şems vakti aşkta parçalanan Estağfirullah. Türkünün alıp götürdüğü hep sözün şairidir. Cümlesi kendine uzak söylevindedir. Rüzgarın yokluğundan çok şeyler kalır. Yada yağan yağmurda gönlünün yürüyüşünü kucaklar kelimeler. Vakit mi, çok eski bir şiirdeki dize. Altında düşlediği dinlendiği hep ağacı bulunur. Suskunluğu kuru dalları andırır. Yine de o kendine hep aşk olsun der Karın üstünde ekmek kırıntıları. Kanat çırpandan artık bir farkın olsun diyorsan, aşk olsun. Eğer uyuyanların yolu üzerinde uyur isen. Vakit mi, çok eski bir şiirdeki dize. Kendini gözetip kollayamazsan terazi çekmez. Herkes uykuda olduğu için, sen neyi biliyorsun. Seni uyandıran bulunmaz. Bilmek, kendine gelmektir. Her şey boş us soluklanırken duada. Sabah gecenin yorgunluğuyla uyanırken. Vakit mi, çok eski bir şiirdeki dize. Gizleyen makyajlar var suretleri. Aşk oyun oynar mı?.. Kısalmış sokaklarda ilişkiker. Mutsuzluğun şarkı söylediği dar sokaklarla dolu bir yerdeyiz. Ötekilerden önce gidilen meydan bekliyor sevgili. Bürün zamanlardan geri dönmüş bilinmeyenler. Vakit mi, çok eski bir şiirdeki dize. Asla uyumayacak ne senin ne benim gölgem. Yiten insanlık, renksizleşen insan. Uzaklardan bir rüzgar savuruyor beni. Çalılar arkasında bir çok yalan. İsimsiz yüzler derinliksiz yürek. Sessiz sözcükler geceye bir kapı açıyor. Vakit mi, çok eski bir şiirdeki dize. Bir itiraf ve belli belirsiz, başkası yok. Dâr-ı dünyâ Kerbelâdır. Her Hüseynî meşrebe dünya gayet hoştur. Var şimdikilerle sen kıyasla yüreğini. Beklemez artık ölüm kendine uzak olanı. Ve damla damla akan bu acı ışıltı. Vakit mi, çok eski bir şiirdeki dize. Uykuya dalan ruhunda hayatın kahverengi resmi. G/özleri olmayan yüzünün beyazrenkleri. Doğanın sızladığını ufuksuz zamanlardayız. İzleyebilirsen bulutların duasını. Aşk eğer ruhuna geçen sıcaklığıysa kartanelerinin. Göz ve el arasında uyanırken güneş aşk olsun. Vakit mi, çok eski bir şiirdeki dize. Dakikaların çeliğiyle aşınmış zaman. Ve senin için su vermede bulutlar çiçeklerin kokusunda. Daha uzağa damla damla. Zaman çıplak suretler bilinmeyen. Kulağımızda yer eden ne varsa. Ne de olsa ana yüreği, tarifsiz bir acının dili. Vakit mi, çok eski bir şiirdeki dize. Ve bir el gidenin yüreğinde dua boğuk ses. Bardak dolusu yalnız, sürahi dolusu özlemde kaldı masada. Yavaşça yolunu alıverir ölüm. Aşk yoluna girenler neye ermek ister. Çilesi tamam olanın şiirini yazar şems vakti gecenin çobanları. Bestelenen duadır kabir başında. Vakit mi, çok eski bir şiirdeki dize. Kimler geldi kimler geçti diye seslendirir mezarlık kuşları. Yaşananlar yaşamadıklarının arasındaki an’da b/akar hayy huu diyerek Hırkasız Derviş yanın. Kıyametin kopacağını biliyormu insan. Sonunda herşey duruyor boşluk içinde. Çokta hazırda değil Ademoğlu sırattan geçmeye. Hiç zaman dolmayan anıların çekmeceleri. Vakit mi, çok eski bir şiirdeki dize. Neyle bir pazarlık yaptı insan kendiyle. Gölgenin kenarları gözardı edilen. Ve lambanın fitili arasında birikmiş ateş. Elimi rahatlatan gönlümdeki dualar. Aylak aylak dolaşıyorum duyduğum kokunun peşinde. Gövdesini resimleyen gülmü bülbülmü?.. Vakit mi, çok eski bir şiirdeki dize. K/andan çizgiler arasında zaman. Ömür yumağına boşaltılan toprak. Kim kaç kürek attı nerden bileceksin. Alnının gizlediği ne varsa. Bir aşk süzmesi sunuyor kapının altından sızan kokudan. Cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım. Vakit mi, çok eski bir şiirdeki dize. (Y.ed - Biz Bu Dünyaya Niçin Geldik Albümü ) Engin Demirci Şiirleri© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. antoloji.com/m/cilehane-gari... Kayıt Tarihi : 17.2.2018 01:40:00
·
33 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.